Defin Ruhsatları İçinden Çıkılmaz Bir Hal Aldı


  • Temmuz 15, 2016
  • 2588

Sağlık Bakanlığı, birinci basamak sağlık hizmetlerini kamusal hizmet alanından çıkarıp, kar alanına dönüştürmek amacıyla, Aile Hekimliğini 2005 yılında Düzce ilinde pilot uygulama olarak başlatmıştı.

Aile hekimliği sistemine geçilirken, belediyeler dâhil tüm kurum hekimleri ile birinci basamak ve diğer sağlık kurumlarında çalışan hekim kadroları daraltılmış, buralarda çalışan meslektaşlarımız aile hekimi olmaları için özendirilmiş, bir anlamda mecbur edilmiş, kurum hekimlikleri adeta tasfiye edilmişti…

Aile hekimliği sistemiyle birlikte, birinci basamak sağlık çalışanları, sözleşmeli olarak, iş güvencesinden yoksun, keyfi ceza puanı sistemiyle; mesleki bağımsızlığını ve çalışma barışını ortadan kaldıran performans kriterlerine dayalı çalışmaya; kendi görev ve sorumlulukları kapsamında olmayan “ölü muayeneleri” ve “adli bilirkişi” nöbetleri tutmaya zorlandılar ve zorlanıyorlar.

1930 yılında düzenlenen Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile “ölü muayeneleri” ve “ölüm belgesi” nin düzenlenmesi görevi belediye hekimlerine verilmişken, Sağlık Bakanlığı, yasayı hiçe sayarak, bu görevi yıllarca Toplum Sağlığı Merkezlerinde (TSM) çalışan hekimlere ve aile hekimlerine angarya şekliyle dayatmıştı. 

Türk Tabipleri Birliği (TTB), tabip odalarımız, birinci basamakta örgütlü dernek ve sendikalar; tıpkı aile hekimlerinden haksız ve hukuksuzca alınan sözleşme vergisinin yargı yoluyla iptali, zorunlu mesleki sorumluluk sigortasının tümünün aile hekimlerinden alınmasını öngören yasal düzenlemenin yargıya taşınıp kazanılması gibi, “ölü muayenesi” ile ilgili hukuksuzluğu da yargıya taşımıştı. Antalya Tabip Odası tarafından açılan davada Danıştay, 17. Dairesi, 28.01.2016 tarih, 2015/10968 E., 2016/445 K. sayılı kararı ile Umumi Hıfzıssıhha Kanununu da dikkate alarak, “ölüm belgesi” düzenleme işinin aile hekimlerinin görevi olmadığına hükmetmiştir. Danıştay 17. Dairesi 2015/11772 E., 2016/453 K. sayılı kararı da aynı doğrultudadır. Bu kararlarda belirtilen gerekçe ve Cenaze Nakil Ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkralarının iptal edilmesi karşısında ölüm belgelerini düzenleme görevinin TSM hekimlerine ait olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır.

Sağlık Bakanlığı Danıştay kararları üzerine bir genelge yayımlamak zorunda kalmıştır. Ancak

Sağlık Bakanlığı’nın, hukuku dikkate almayan, ertelemeci, dayatmacı,  sorunun çözümünü sadece belediye yönetimlerine bırakan tavrı, ardından da belediye yönetimlerinin sorunu çözmek yerine kurum hekimlerine havale etmesi, belediyelerde az sayıda kalan kurum hekimlerini ve TSM’de çalışan hekimleri zor durumda bırakmıştır. Böylece, ölüm belgesini düzenleyecek hekimin belirlenmesindeki kargaşa, sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde yaşanan krizin en son örneklerinden birini oluşturmuştur.

Bir yanda, 86 yıl önceki koşullara göre hazırlanmış yasalarla sağlığı yönetme inadı, öte yandan yıllardır aile hekimlerine dayatılan angarya defin nöbetleri ve belediyelerde az sayıda kalmış kurum hekimleri ile yetersiz kadroyla çalışan TSM hekimleri… Kısaca, hekimleri mağdur eden yönetsel kriz devam etmektedir…

Bu krizin sorumlusu kimdir?

Şüphesiz, Sağlık Bakanlığı ile belediyelerin bağlı bulunduğu İçişleri Bakanlığı’dır…

TTB, yıllar önce bu krize dikkat çekmek, çözüm yolları bulmak amacıyla İstanbul Tabip Odası’nın önderliğinde, Sağlık Bakanlığı temsilcileri ve belediyelerle görüşmeler yapmış, önerilerini sıralamış, çalıştay düzenlemiş ve bir rapor yayımlamıştır; fakat maalesef yetkililer duyarsız kalmıştır. (*çalıştay raporu için aşağıdaki linki tıklayınız)

Bizler, sağlık hizmetinin bir parçası olan, özen ve sorumluluk gerektiren “ölüm belgesi” düzenlenmesi ve bununla ilgili yasal düzenlemelerin; TTB ve birinci basmak sağlık çalışanlarının örgütlü olduğu dernek ve sendikalarla birlikte hazırlanması, çözümün birlikte üretilerek, halkı ve hekimleri mağdur etmeden bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Şayet  mevcut yasal düzenleme devam edecekse, sorun, belediyelerde çalışan kurum hekimlerini mağdur etmeden, yerel idarelerce iş güvenceli, insani çalışma koşulları sağlanarak, gerekli eğitimlerden geçirilmiş, hak ettikleri ücret karşılığında istihdam edilen hekimler ve diğer sağlık çalışanlarının da içinde yer aldığı sağlık ekipleriyle çözülmelidir.

TTB olarak, aile hekimleri, TSM ve belediye hekimleri ve halkımızın bu sorun nedeniyle yaşayacağı mağduriyetler karşısında sessiz kalmayacağımızı, konunun takipçisi olacağımızı bir kez daha hatırlatıyoruz.

Saygılarımızla,

Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi

 

1-      Çalıştay raporu için; (http://www.istabip.org.tr/2723-defin-ve-adli-rapor-hizmetleri-deerlendirme-raporu-ackland.html),

2-      Danıştay 17. Dairesi’nin 2015/10968 E., 2016/445 K. sayılı kararı için...


Bu HABERİ Paylaş!