Acımız Hep Taze, Yaramız Hala Kanıyor. Dr. Melike Erdem’i Unutturmayacağız!


  • Kasım 30, 2016
  • 2314

SABİM ihbar hattına gelen bir şikayet sonrası uğradığı baskı ve soruşturmalar sonrasında 30 Kasım 2012 günü çalıştığı hastanede hayatına son vererek aramızdan ayrılan Dr. Melike Erdem için meslektaşları bir araya geldi. 

Dr. Melike Erdem’in aramızdan kopartılışının 4. Yılında, 30 Kasım 2016, Çarşamba günü 12.30’da İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi önünde toplanan hekimler ve sağlık çalışanları Dr. Erdem’in yaşamının sonlandığı bina önüne bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşün ardından İstanbul Tabip Odası, SES Aksaray Şubesi ve İstanbul EAH Çalışanları imzasıyla bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasına TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel ile İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. İncilay Erdoğan da katıldılar. 

Burada bir konuşma yapan Prof. Dr. Raşit Tükel şunları söyledi: “Bugün Melike Erdem’i kaybedişimizin 4. yıldönümü. Bugünü hatırlıyorum, burada toplanışımızı, yaşadığımız büyük acıyı… Bu acıdan, üzüntüden bir şey eksilmedi, çünkü arkasından Kamil Furtun’u, Aynur Dağdemir’i kaybettik. Sağlıkta şiddet giderek artıyor; boyutu artıyor, vakaların sayısı artıyor, ölümler yaşanıyor. 2015 yılına ait bir araştırma gösteriyor ki 13 bin sağlık çalışanından % 45’i 1 yıl içinde şiddete uğramış durumda. Beyaz Kod verilerine göre günde 30 sağlık çalışanı şiddet şikayetiyle başvuruda bulunuyor. 1990’lardan 2000’lerin ortalarına kadar böylesi vahim bir boyutta değildi tablo. Peki şiddet niye böylesine arttı? Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın dayattığı performans sistemi sağlığa erişimi artırırken niteliği düşürdü. Niteliğin düşmesi sonucu vatandaşlar sağlık kurumlarına büyük beklentilerle gelip sağlıklı, nitelikli bir hizmet alamadan ayrılmak zorunda kaldılar. Ayrıca katkı-katılım payları, ilaç katkıları vb. gibi birçok ödeme yapmak zorunda bırakılan hastalar sistemin dışında kaldılar ve bu da acil servislere başvuru sayısını büyük ölçüde artırdı. Melike Erdem’i de bir acil tıp asistanıyken yitirdik. Yılda 100 binden fazla acil servis başvurusuyla karşı karşıyayız. Bu aynı zamanda niteliğin de düşmesi demek. Belirttiğim gibi hastalar sağlık kurumlarına büyük bir beklentiyle geliyorlar. Çünkü sistem onları bir müşteri olarak görüyor, memnuniyetleri esas alınıyor. İstedikleri her şey karşılanacak duygusuyla geliyorlar; tıbbi gereklilik var mı yok mu diye bakılmıyor. Ama karşılaştıkları tablo beklentilerinin çok altında kalıyor ve sağlık sistemini sorgulamak yerine doğrudan sağlık çalışanlarına yönelen bir şiddete başvuruyorlar. Bu şiddet bazen doğrudan fiziksel şiddet olarak yaşanıyor, bazen şikayetlerle, SABİM’le, bazen soruşturmalarla ortaya çıkıyor. Melike Erdem de işte bu tür soruşturmalar sonrasında kendini savunamadan suçlanmış durumdayken hayatına son verdi; bir SABİM şiddetiyle kaybedildi. Aynı zamanda ülkemizdeki şiddet ortamı, sarmalı en yukarıdan başlayarak bütün toplumsal ortama nüfuz ediyor ve biraz sorunla karşılaşıldığında çözüm yolu olarak şiddete başvuruluyor. Bu şiddetin sona ermesi, yeni Melike Erdem’ler, Kamil Furtun’ların, Aynur Dağdemir’lerin hayatını kaybetmemesi için ilk yapılması gereken Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan vazgeçilmesi, sağlıkta şiddeti ve toplumsal şiddeti ortadan kaldıracak adımların atılmasıdır. Bu adımlar atılmadığı sürece korkarız ki yeni şiddet olayları ve kayıplarla karşılaşacağız. Buradan bir kez daha Dr. Melike Erdem’in anması vesilesiyle yetkililere sesleniyoruz; şiddet ortamını sonlandıracak adımlar acilen atılmalıdır.”

Dr. Tükel’in konuşması ardından ortak basın metni ise Dr. İncilay Erdoğan tarafından kamuoyuyla paylaşıldı. Yapılan açıklamada; “Dr. Melike aramızdan kopartıldı, çünkü çok ağır koşullarda, adeta kölelik koşullarında çalıştırılıyor, üstüne üstlük mevcut sağlık politikalarının yarattığı olumsuz atmosferin sorumlusu olarak hedef tahtasına oturtuldu. Ne yazık ki Melike ne ilk ne de son. Son 4 yılda sağlık çalışanlarından 23’ü kendi yaşamına son verdi, 110 sağlık çalışanını ise iş kazası ve sağlıkta şiddet nedeni ile yitirdik. Artan iş yükü, alınmayan iş güvenliği önlemleri ile sadece kar ve yüksek performansa dayalı sağlık(sız) işyerlerimizde hergün ölüyoruz, öldürülüyoruz.  Bu tablo tesadüf değil. Bizler sağlık çalışanları olarak bazen 36 saati bulan nöbetler tutuyoruz, bazen de sorumluluğumuz olmayan işleri yapmamız bekleniyor. Mobbinge ve baskılara maruz bırakılıyoruz, ticarileştirilen, niteliği boşaltılan bir sağlık sisteminin sonuçlarından sorumlu tutuluyor, hedef tahtası haline getiriliyoruz. Sorunlarımız var, ama çözülmüyor! Bakmamız gereken hasta sayısı dünya ortalamasının neredeyse 8 katı. İşimizin ağırlığı ve sağlık üretirken fiziki ve sağlıksız koşullar sağlığımızı da bozuyor. Tehlikeli ve ölümcül birçok hastalığa maruz kalıyoruz. İş güvencesiz, sözleşmeli, taşeron, esnek ve kuralsız bir çalışma hayatına mahkum edilmek isteniyoruz. Bizler; hastanelerde, tıp merkezlerinde, polikliniklerde, aile sağlığı merkezlerinde, toplum sağlığı merkezlerinde, muayenehanelerde, eczanelerde mesleğimizi layıkınca yapmaya çalışıyor, emeğimizle, alınterimizle çalışıyoruz. Herkes için eşit, parasız, ulaşılabilir bir sağlık sistemini savunuyoruz. Meslek ilkelerimizin gözetilmesini, meslek onurumuzun korunmasını istiyoruz. İnsanca çalışma koşullarında, emeğimizin karşılığını alarak çalışabilmek istiyoruz” denildi.

Basın açıklamasının ardından Dr. Melike Erdem anısına kırmızı karanfiller bırakıldı.

Basın metni için tıklayınız.


Bu HABERİ Paylaş!