Güvenlik Soruşturmaları Çalışma Hakkımızın Gaspıdır!


  • Aralık 21, 2019
  • 1039

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “özel hayatın ve kişisel verilerin korunmasıyla ilgili gerekli mekanizmalar olmadığı” gerekçesiyle iptal etmesine rağmen hükümetin güvenlik soruşturmalarını bu kez bir torba kanun içinde Meclise getirmesi ülke çapında yapılan toplu faks çekme ve basın açıklamalarıyla protesto edildi.

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin “AYM’nin iptal ettiği fişleme düzenlemesini yeniden getirmeye çalışan kanun teklifi derhal geri çekilmelidir” çağrısı üzerine kamu çalışanları, işinden, mesleğinden uzaklaştırılan genç mezunlar 20 Aralık 2019, Cuma akşamı İstanbul Kadıköy’de bir araya geldiler. Önce 17.30’da Kadıköy Postanesi’nden TBMM’ye ve milletvekillerine topluca faks çekildi, ardından 18.30’da Kadıköy İskele Meydanı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

Basın açıklamasına çok sayıda hekim de katılırken, güvenlik soruşturması mağduru olan tıp fakültesi mezunlarının ilgisi yoğun oldu. Basın açıklamasında bir konuşma yapan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Osman Öztürk şunları söyledi: “Dünya tarihine baktığımızda böyle bir uygulamanın 1930’larda Hitler Almanyası’nda, Türkiye tarihine baktığımızda ise 1980’lerde Askeri Cunta döneminde gerçekleştirildiğini görüyoruz. Bir doktor, bir öğretmen, bir vergi dairesi çalışanı nasıl bir ‘güvenlik sorunu’ oluşturuyor ki hiçbir yargı kararına dayanmayan, haksız, hukuksuz ‘güvenlik soruşturması’na tabi tutulmaya çalışılıyor? Evet, bu ülkede 15 Temmuz 2016’da bir darbe girişimi yaşandı. Biz yıllardır Fethullahçı çetenin bu ülke için güvenlik sorunu oluşturduğunu söylüyorduk. Bize ‘Alnı secdeye varanlardan zarar gelmez.’ diyorlardı; ‘alnı secdeye varan’ Fethullahçılar tanklarla, toplarla, uçaklarla yüzlerce insanımızı katletti. Fethullahçı çete mensuplarının kanun dairesinde soruşturulmasına, cezalandırılmasına itirazımız yok. Ancak AKP ‘FETÖ’yle mücadele ediyoruz.’ bahanesiyle ‘FETÖ’yle ilişkisi olmayan muhaliflerini temizlemeye çalışıyor.  Bu Kanun Teklifi geri çekilinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz.”

Ardından yapılan basın açıklamasında ise şunlar dile getirildi: “Bu ülkede adına ‘güvenlik soruşturması’ denilen ve hiçbir objektif kriteri olmayan, hiçbir yargı kararına dayanmayan, tamamıyla keyfi, tamamıyla haksız, bütünüyle hukuksuz fişlemelere dayalı uygulamalar sonucunda binlerce kişi mağdur edilmiştir. Üç yıl boyunca süren hukuksuz düzenlemeye karşı açılan davada Anayasa Mahkemesi (AYM), 24 Temmuz 2019 tarihinde kararını açıklamıştır.  2019/65 sayılı AYM kararı ile ‘vatandaşların kişisel veri niteliğindeki bilgilerinin memuriyete girişte değerlendirmeye tabi tutulmasının Anayasa'ya aykırı olduğuna’ hükmedilmiştir. 29 Kasım 2019 tarih ve 30963 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan söz konusu AYM kararı ile ‘güvenlik soruşturmalarının’ dayanak maddesi ortadan kaldırılmıştır. 

AYM kararları her kurumu, her kuruluşu ve kişiyi bağlamaktadır. Güvenlik soruşturmaları bahane gösterilerek atamaları yapılmayan ve mesleklerini icra etmelerine izin verilmeyen, memuriyete alınmaları engellenen veya memuriyetten çıkartılan kamu çalışanlarının, sözleşmesi feshedilen kamu görevlilerinin, işten atılan ve işe başlaması engellenen işçilerin, AYM’nin bu iptal kararı sonrası derhal işlerine atanması ve alınması Anayasal bir zorunluluktur.

Ancak bu Anayasal zorunluluğa rağmen güvenlik soruşturmaları bahanesiyle işlerinden, mesleklerinden uzaklaştırılan kamu çalışanlarının, işçilerin mağduriyeti keyfi şekilde devam ettirilmektedir. Öyle ki MEB ücretli olarak çalıştırdığı öğretmen alımlarında bile güvenlik soruşturması yaparak yüzlerce öğretmenin işine son vermiştir. Bu öğretmenler yaşamı boyunca iş bulamama ve çalışamama tehlikesi ile karşı karşıya kalmışlardır.

Dahası, önceki gün TBMM’ye sunulan Torba Kanun Teklifiyle OHAL döneminde devlet memurluğuna alınacaklarda aranan şartlara eklenen “güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak” şartını iptal eden Anayasa Mahkemesi kararı tamamıyla yok sayılmaktadır (…)

Kamu çalışanlarının büyük çoğunluğunda olduğu gibi yapılan işin devletin güvenliğiyle hiçbir ilgisi olmayan kamu görevleri yönünden güvenlik soruşturması/arşiv araştırması uygulamasına gidilmesi demokrasi olduğu iddia edilen bir ülkede hiçbir şekilde kabul edilemez.

KESK İstanbul Şubeler Platformu, DİSK İstanbul Bölge Temsilciliği, TTB-İstanbul Tabip Odası ve TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu olarak evrensel hukukla, vicdanla, hakkaniyetle uzaktan yakından ilgisi olmayan güvenlik soruşturması düzenlemesine başından beri karşı çıktık, iptal edilmesi için mücadele ettik. 

TBMM’den geçirilmeye çalışılan Torba Kanun Teklifi açıkça fişlemedir, çalışma hakkının gaspıdır, temel insan hakkı ihlalidir. 

Hiçbir suç teşkil etmeyen, temel hak ve özgürlükler kapsamındaki eylemlere, basın açıklamalarına katılmayı, hatta sendikalara üye olmayı bir ‘suç’ gibi göstererek göreve atanamama gerekçesi haline getirmeyi hedefleyen söz konusu yasa teklifine karşı sessiz kalmayacağız.”

Basın açıklaması sırasında sık sık “Çalışma hakkımız engellenemez” ve “Güvenlik soruşturmaları hukuksuzdur” sloganları atıldı.


Bu HABERİ Paylaş!