Page 80 - İnsan Olarak Hekim Karar Verme ve Akıl Yürütme Yolları
P. 80
29. Eyleme erken yönelme yanlılığı (Commission bias:
actions speak louder than words –eylemler kelimelerden
daha yüksek sesle konuşur)
Bir hastalık karşısında hareketsizlikten ziyade eyleme yönelme
eğilimidir. Kendine fazla güvenen doktorlarda daha olasıdır. İhmal
yanlılığından daha az görülür.
Orta yaşlı bir erkek hastada ağır kaldırma ertesi ani başlayan, bir
bacağa yayılan, hareketle artan, mekanik karakterli, şiddetli bel ağrısı
genellikle bel fıtığı düşündürür. İnsanların çoğunluğu hayatlarının bir
döneminde akut bel ağrısı yaşarlar ve bunların büyük bir çoğunluğu
birkaç gün veya haftada kendiliğinden düzelir ve ilk atakta görüntü-
leme istemek gereksizdir. Bu genel bilgiye rağmen bu hastalara MRG
(manyetik rezonans görüntüleme) gibi ileri tetkik istemek, ameliyat
önermek eylem yanlılığıdır. Bu aynı zamanda tedavi hatasıdır.
30. Riskten kaçınma yanlılığı (Omission bias)
Bir hastalığın tedavisinde risk büyükse doktorlar bazen kötü bir
sonuca yol açmamak için o tedaviden, eylemden uzak durabilirler.
Çünkü geriye baktığımızda, bir hastalığın doğal ilerlemesi, doğrudan
doktorun eylemiyle ortaya çıkabilecek olaylardan daha kolay kabul
edilir. Burada tedavi kararı verirken risk yarar oranını iyi hesaplamak,
hasta ve yakınlarına riskleri açıklayarak onların tercihlerini dikkate
almak da çok önemlidir.
Akciğer tümörü nedeniyle ameliyat edilmiş, kemoterapi ve rad-
yoterapi yapılmış bir hastada bel ağrısı ve bacaklarda güçsüzlük ortaya
çıkıyor. MRI bulguları tümörün omurga metastazı yaptığını gösteri-
yor. Ameliyat edilmezse saatler içinde hastanın belden aşağısı tutmaz
hale gelecek ve önündeki aylar sürecek yaşam süresini idrar ve dış-
kı kontrolü olmaksızın yatağa bağlı geçirecek. Bu durumda hekim
ameliyatın risklerinden çekinerek ameliyat etmemeyi tercih edebilir.
Oysa önündeki yaşam kalitesi açısından ameliyat edilmesi hasta ve
yakınları için çok önemlidir. (Croskerry P, t.y, a; Nickson, 2019; Graber,
et al, 2005; Al Khars et al, 2019; Saposnik et al, 2016)
79