Page 28 - Hekim Sözü Sayı: 1
P. 28

MEKTUP


                                         kadar tembel bir öğrenciydim. Lise sonda   dim hemen. Boynumu bükmedim.
                                         her şey tam tersine dönmüştü. Üniversite
            Benden senin için            eğitimime kadar aldığım ilk ve tek takdir   Bugün hastaneye gidip odadaki eşyalarını
                                         belgesini lise sonda almıştım. O gün   toplamaya gittiğimde babalar gününde
            satın almamı istedi-
                                         okuldan çıkınca hemen senin yanına,   sana hediye diye aldığım tespihi buldum.
            ğin ama benim bir            hastaneye koştum. Neden bilmem başa-  Nasıl duygulandım anlatamam. Tespih-
            türlü fırsat bulup           rımı ilk paylaşmak istediğim insan sen   lerin meşhurdu. Ne zaman canın sıkılsa,
                                         olmuştun.                          güç almaya ihtiyaç duysan avucuna
            alamadığım Evrim
                                                                            alırdın onları, bilirim. Eğer gökyüzünden
            isimli kitabın künye-        Edebi yeteneğime hayrandın. Belki de   elimde sana aldığım tespihi görürsen bil
            sinin yazılı olduğu          sende olmadığı için, belki de yazdıklarımı   ki; “seni özledim ama güçlüyüm” demek
                                         gerçekten beğendiğin için. Yüksek lisans   istiyorum sana. Benden senin için satın
            kağıdı da buldum             tezimi makaleye dönüştürürken gururun   almamı istediğin ama benim bir türlü
            cüzdanında. Senin            gözlerinden okunabiliyordu. Akademik   fırsat bulup alamadığım Evrim isimli
                                         kariyerime en büyük desteği belki de sen   kitabın künyesinin yazılı olduğu kağıdı
            adına satın alıp oku-
                                         verdin. Belki uzmanlığını aldıktan sonra   da buldum cüzdanında. Senin adına satın
            yacağım, söz!                akademisyen olmadığın için pişmanlık   alıp okuyacağım, söz!
                                         duyduğundan, belki de bendeki öğret-
                                         me aşkını fark ettiğinden… Mahrem bir   Hastaneden çıkmadan önce sevenlerin-
                                         adamdın. Kendini, geçmişini çok fazla   den bir hanımefendi bana sarılıp “Babana
                                         anlatmazdın. Mesela ben neden eczacılık-  çok benziyorsun, sakın değişme olur mu”
                                         tan tıpa geçtiğini daha bu yaz öğrendim.   dedi. O zaman cam kapıdaki yansımamla
                                         Ve yine hattatlık yeteneğin olduğunu yine   yüz yüze geldim. Ben gerçekten sana çok
                                         bugün babaannemi ziyarete gittiğimde   benziyordum. Boyum, bakışlarım, oturu-
                                         öğrendim.
                                                                            şum, kalkışım, yürüyüşüm, yaptığım her
                                                                            işi hakkıyla yapışım, değer yargılarım,
                                         Ne zaman dışarıda işim olsa ve biraz   düşüncelerim, sevdiklerime sahip çıkı-
                                         da fazladan zamanım, seni arardım ve   şım… Ben sana o kadar çok benzemişim
                                         şakayla karışık “Doktor bey bir kahve   ki yıllar içerisinde, fark etmeden sen olu-
                                         ısmarlar mısınız bana?” derdim. Hastane-  vermişim. Senin varlığın benim varlığım
                                         nin oradaki Zeynep Cafe’de oturur, hem
                                         kahve içer hem de sohbet ederdik.   olmuş. Senin ayak izlerin benim izlerim
                                                                            haline dönüşmüş.
                                         2015 Mayıs’ında dedemin mezarına top-
                                         rak atılırken el ele tutuşmuştuk. Sen ise   Sana hep “Sen çalışırken öleceksin” der-
                                         küçük kızının büyüdüğünü belki de ilk   dim şakayla karışık. Çalışmayı, hastanede
                                         kez o gün fark etmiştin.  Sanırım aramız-  olmayı, insanlara şifa dağıtmayı çok
                                         daki bağın kopmamak üzere güçlendiği   severdin. Bak gene haklı çıktım. Çıkmaz
                                         gün, o gündü. Sen babanı, ben dedemi   olaydım ama çıktım işte. Ben bu lafı
                                         kaybetmiştim. Birbirimizle güçlerimizi   söylerken yaşlılıktan veya yorgunluktan
                                         paylaşmıştık o gün. Ve dedeme bir söz   ölmeni kast etmiştim hep. Kısmet böyley-
                                         vermiştik. “Merak etme bizi. Biz birbi-  miş. Sen hep “İnsan alnına ne yazılmışsa
                                         rimize bakarız” demiştik o gün aslında   onu yaşar” derdin. Senin alnına da böyle
                                         dedeme, el ele tutuşarak. Bugün mezarın   bir ölüm yazılmış. Başımla beraber deyip
                                         başında dikilirken ve seni babanın yanına   canı gönülden kabul ettiğine adım kadar
                                         defnederken elimi tutan kimse yoktu.   eminim. Son olarak hayatta kalmak için
                                         Yine de kendimi güçsüz hissetmedim.   yeterince çaba harcamadığını düşünüp
                                         Hatta çok güçlü hissettim. Nedenini hala   sakın suçlama kendini. Elinden geldi-
                                         çözebilmiş değilim. Sonra mezarının   ği kadar savaştığına eminim. Sırf beni
                                         başına geldim, yerden bir avuç toprak   sensiz bırakmamak için bile olsa elinden
                                         alıp iki elimle sıktım ve mezarının üzerine   geleni yaptığını biliyorum. Ama işte, bazı
                                         döktüm. Ağır geldi. Çok ağır geldi. Ama   savaşlar kazanılmaz. Tekrar görüşene
                                         sonra alternatifi geldi aklıma: “Ya sen   kadar dedemle sana huzur diliyorum.
                                         benim mezarıma toprak atmak zorunda
                                         kalsaydın” Böyle bir acıyı sana hiç mi hiç   Kızın
                                         dilemezdim. O yüzden sırtımı dikleştir-  Beril Zeynep Hacıosman

             26  hekim sözü  OCAK - ŞUBAT 2019
   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33