Page 40 - Hekim Sözü Sayı:5
P. 40
röportaj
devireceğim” diye açık tehditleri başladı. eki hocam yeniden memlekete dönecek
Şili’deki bakır madenlerinin mülkiyeti P olursak, gelecek için neler söylersiniz?
ABD’ye aitti. Allende bankalardan sonra Valla Türkiye’nin bir çok sorunu var ama
Ben 12 Eylül günü bakır madenlerini de millileştirdi. O tüm sorunların anası Kürt sorunu. Bunun
Türkiye’de değildim. zamanlar parlamenter yolla sosyalizm bir varlığını kimse inkar edemez. Bir halkın
ülkeye gelebilir düşüncesi bize umut ve-
Paris’te bir hasta- rirdi, bugün hala bu umudu besliyorum. varlığı inkar edildi, dili inkar edildi, böyle
bir kimlik yoktur dendi, “dağ Türkle-
neye araştırma için Bunun en canlı örneği Allende’ydi. Her ri’dir” dendi. Her şeye rağmen bugünkü
türlü provokasyon yapıldı, sonunda Baş-
gönderilmiştim... kanlık sarayı bombalandı, arkasından da siyasi iktidarın döneminde ilk defa bir
müzakere zemini oldu, çatışmasız bir
Döndük geldik. Allende yanındakileri, korumaları teker dönem yaşandı. Türkiye’nin bu konuyu
teker gönderdi ve intihar etti denildi.
Tabii bütün siyasi çözmeden kalıcı bir huzur ortamına, de-
Benim içime asıl dert olan Pinochet’nin, mokratik özgürlüklerin özümsendiği bir
örgütler, dernekler, yaptıklarının hesabını vermeden 91 ortama kavuşması mümkün değil.
sendikalar hepsinin yaşında eceliyle ölmesidir. 60 bin kişilik Bu ülke, aşağı yukarı 20 milyona yakın
bir cenaze töreni yapıldı. Öldükten sonra
kapısında kilitler olduğu ifade edilen Kürt popülasyonu-
da onun adına bir müze açıldı. Hani nun, kendini Kürt olarak gören, Kürtçe
vurulu. Tabip Oda- hep derler ya “hesaplar günün birinde dilini kullanan, üstelikte bu ülkenin belli
sı’nın da, TTB’nin sorulur” diye,bir sürü hesap sorulmayan bir bölgesinde yüzyıllardan beri yaşayan
olay var, içimizi kan ağlatan. Bunlardan
de. Ve ülkede de- biri de Şili’dir. bu topluluğun, demokratik talepleri-
ni karşılamak zorunda. Bugüne kadar
mokratik hayat bitti. ocam Norveç’teydim dediniz, Zülfü güvenlikçi politikalar ön planda tutuldu.
H Livaneli’nin size konuk olması var, Halbuki bu sorunun dostça çözümü
bunu da hatırlayabilir miyiz? mümkün. Halkların kardeşçe biçimde
bir arada yaşaması mümkün. Ama bu
Ben 1967 yılında ilk defa yurt dışına
çıktım. 1966’da asistan olarak üniversi- şansların bir çoğunu kaybetti Türkiye.
teye girmiştim. Nöroradyoloji alanı için Geçmişte Anadolu’da gayrimüslim oranı
Norveç’e gönderildim.70’li yılların orta- yüzde otuzlar civarında idi. Bugün top-
larına kadar kaldım yurtdışında. O sırada lasan yüzbini bulmaz. İstanbul Rumları,
bir gün kapı çalındı, karşımda bir genç Levantenleri…hepsi birer kültürel varlık,
adam. Elinde siyah bir kaba sarılmış bir yaratıcı birer zenginlikti; kaybettik maa-
bağlama ve bir de küçük valizle hiç tanı- lesef. Şimdi de koskoca bir halkı köşeye
madığım biri. Beni Onat Kutlar gönderdi sıkıştırmanın çözüm olduğunu zanneden
dedi. Tabii buyur dedik, misafir ettik. bir anlayışla yüz yüzeyiz. Elini uzatsan
Türkiye’de hakkında soruşturma açıldığı varabileceğin bir huzur ortamı ne yazık ki
için gelmişti. O sıralarda hiç tanınmıyor- gelmiyor bir türlü bu ülkeye. Umuyorum
du. Gece oturduk saz çalmaya başladı. ki aklıselime dönme konusunda Türkiye
Bizim o sırada Afrikalı bir doktor bir adım atabilir. Ümidimi
komşumuz vardı, psikiyatr, O da büsbütün kesmiş değilim.
Afrika davulunu getirdi. Hep Yerel seçimlerde gösteri-
birlikte çaldılar. len bu son dayanışma
çabaları ümitleri
Gece Zülfü’yü dinledikçe artırıyor.
şaşkına döndük. Bu kadar
güzel ses ve o dönemin
devrimci şarkıları. Ertesi
gün Norveç Radyosu’nda-
ki arkadaşlarımızla ta-
nıştırdık. Orada bir
program yaptı.
Sonra İsveç’te
tanıdıklar
vardı, oraya
gönderdik.
Sonra
Zülfü alıp
başını
gitti.
38 hekim sözü EYLÜL - EKİM 2019