Page 45 - Hekim Sözü Ekim-Aralık 2024
P. 45

öykü


            da onunla birlikte toprağa gömüldü. (Şimdi sorarlarsa yine   laşır, Berk’in gol sevinci onunkinin yanında daha erişkin
            Beşiktaş’lıyım diyorum) Düştüğüm derin boşlukta tutundu-  ve oturaklı kalırdı. Maç kötü giderken, rakibe veya hakeme
            ğum şey, dersler ve okul başarısı oldu. Ortaokul ve lisede   sövdüklerinde Berk’i uyarırdım. Hangi baba oğlunun kötü
                                                                                      Nulla lorem quam,
            sınavdan 9 almaya bile tahammülü olmayan bir “inek”tim.   sözler söylemesini ister? Ragıp “Bacanak rahat bırak çocuğu
            Birkaç kişi dışında arkadaşım da yoktu. Onlar da yüksek   maç böyle seyredilir” derdi. İçimden “Sana mı soracağım
                                                                                      vestibulum at lacus
            notlar alan gruptan seçilmişlerdi. Ancak üniversite giriş sı-  oğluma ne söyleyeceğimi?” diye geçirirdim ama kendimi
                                                                                      eget, viverra tinci-
            navında dereceyle girdiğim tıp fakültesinde sadece çok ders   tutardım. Maç sırasında Ragıp benden oğlumu çalmış gibi
                                                                                      dunt ligula. Quisque
            çalışarak başarılı olunamayacağını anlamam uzun sürmedi.   hissederdim. Bunu hisseden Berk, maçtan sonra gönlümü
            Bir de Sibel etkisi var tabii.                    almak için yanıma sokulur hatta bazen yanağıma bir öpücük
                                                                                      sed dapibus ligula,
                                                              kondururdu. Göstermeyi sevmez ama duygusal çocuktur. Bu
                                                                                      eget fermentum
            Ragıp, babamın öldüğü yaştan biraz büyüktü. Öykü’nün   yönünü ben kendime, Sibel de kendisine benzetir.
            hissedecekleri ve yaşayacaklarını düşündüm, bir üzüntü ve                 est. Pellentesque eu
            kaygı bulutu içimi kapladı. Hastanenin ana kapısı önünde   Ragıp yüzünden etrafımızda benden başka kendisinden
                                                                                      sollicitudin dui. Sed
            bir taksi ile su damacanası yüklü bir kamyonet çarpıştığı   farklı bir takımı tutan oğlu olan baba yoktu. Ama ben de
                                                                                      quam lacus, cursus
            için 15 dakikada ancak çıkabildim. Bir an önce yetişme iste-  meydanı boş bırakmıştım. Büyük hata tabii. Geriye dönmek
            ği ve trafik sıkışıklığının birleşmesi içime oturmuş sıkıntıyı   mümkün olsa bir erkek çocukla daha çok zaman geçirmek
                                                                                      non venenatis in,
            iyice artırdı.                                    ve daha yakın olmak için en kolay yol olan futbol ve taraf-
                                                                                      semper.
                                                              tarlığa ağırlık verirdim. Böylece Berk’i Ragıp’tan biraz olsun
            Ne yalan söyleyeyim Ragıp’ı sevmezdim. Ölmesine üzül-  uzak tutabilir ve hatta kendim de Ragıp’la daha az görüşmek
            düm tabii, o ayrı mesele. Ben ölsem Ragıp üzülür müydü?   zorunda kalabiliridim. Berk’e de bu yüzden küçük bir kırgın-
            Bilmiyorum. Ragıp’ın söylediklerinin veya davranışlarının   lığım yok değil. Günü gelince söyleyeceğim ama daha çok
            samimi olup olmadığı pek anlaşılmazdı. Mesela biri onu   küçük, üzülmesini istemem.
            telefonla arayıp derdini veya sevincini paylaştığında, karşı-
            dakinin duygularını neredeyse onun kadar yaşıyormuş gibi   Haddini bilmez Ragıp bir keresinde taraftarlık konusundan
            konuşur fakat telefonu kapatır kapatmaz bu duygulanımdan   girerek “Bacanak sen daha oğlunu ikna edememişsin, has-
            eser kalmazdı. Kişilik olarak Ragıp’la matematikteki kesiş-  taları verdiğin tedaviyi uygulamaya nasıl ikna ediyorsun?”
            meyen kümelerin ete kemiğe bürünmüş hali gibiydik. Bana   deme cüretini bile göstermişti. “Sağlık ciddi iştir, pompa
            bacanak, Sibel’e baldız diye hitap ederdi. Ben onu yalnızca   satmaya benzemez. Bizim işimizde kimse böyle şeylerle
            ismiyle çağırırdım. Bir kez bile bacanak demedim. Doğrusu,   uğraşmaz” diyerek azarlamıştım. Ortamın gerginliğini yine
            içimden gelmedi. Bacanak kelimesi bir akrabalık ve yakınlık   Ragıp’ın gevrek gevrek gülmesi bozmuştu. Herhalde fazla
            ifade ettiği için bunu reddetmiştim herhalde. Akrabalık ifade   ileri gittiğini fark ederek “Doğru, sen iyi doktorsun, sen
            eden hitapları zaten oldum olası sevmem. Kendi seçimleri-  ne dersen yaparım hastan olsam” demişti. “Ama pompa
            miz dışında evlilik yoluyla akraba olmuştuk hepsi bu. Başka   satmak da ciddi iştir” diye eklemişti. Uzatmadım. Pompalar
            bir durumda, mesela aynı iş yerinde çalışıyor filan olsak en   ve pompa satanlarla bir sorunum yoktu zaten.
            fazla bir merhabam olabilecek biriydi.  Gel gelelim birbir-
            lerine düşkün ikiz (çift yumurta) kızkardeşlerle evliydik. Sık   Ayşe ve Ragıp Ataşehir’de oturuyorlardı. Çevre yolundan
            sık görüşmek zorunda kalıyorduk.                  veya Avrasya Tüneli’nden karşıya geçmek daha akıllıca
                                                              olacağı halde dalgınlıkla eve gidiyormuş gibi Taksim’e yö-
            Üstüne üstlük ve ne yazık ki bizim oğlan, Ragıp eniştesi-  nelmiştim. Osmanbey’de trafik iyice kilitlendi. Oraya gelene
            ni pek severdi. Özellikle Fenerbahçe maçlarının olduğu   kadar arabanın radyosunun açık olduğunu fark etmemiş-
            akşamlar onlara gitmeye can atardı. Eve, Berk futbolla haşır   tim. Trafik durunca motor sesi de azaldı. Radyoda neşeli
            neşir olmasın, başka şeylere ilgi duysun diye maç yayın   bir çigan müziği parçası çalmaya başladı. Ölüm haberini
            paketi satın almamıştım. Ama bu strateji işe yaramamış   alarak bacanağının evine giden birinin arabada neşeli müzik
            hatta ters tepmişti. Ragıp yüzünden Berk fanatik taraftar   dinlemesi önce garip gelse de sonra “ne ilgisi var?” diye dü-
            olma yolunda hızla ilerliyordu. İkisi maçları üzerlerinde   şündüm. Müzik ruh halimi biraz yükseltince “Bari Ragıp’la
            Fenerbahçe formaları televizyonun karşısındaki gri kane-  yaşadığımız neşeli, güzel bir anıyı zihnimin derinliklerinden
            pede oturarak, çoğunlukla da ayakta seyrederlerdi. Ben de   bulup çıkartayım” diye kendimi zorladım. Çigan müziği
            uzak köşedeki bir koltuktan onları izlerdim. Fenerbahçe   önce dansı çağrıştırdı, sonunda da çıka çıka şu anı çıktı:
            gol attığında havalara zıplar, birbirlerine sarılırlardı. Ben de
            Beşiktaş’lıyım dememe rağmen yine de Fenerbahçe’nin gol   Sibel’le yeni çıkmaya başlamışız. Ayşe’yle Ragıp birkaç
            atmasını ve kazanmasını isterdim. Birincisi oğlum mutlu   yıldır birlikte, belki de nişanlılar. Sibel’in, birlikte kutlaya-
            olsun diye ikincisi de Ragıp’ın gol sevincini görmek için.   cağımız ilk doğum günü. İki kız kardeş, erkek arkadaşlarını
            Ragıp’ın samimiyetine inandığım ve ona sempati duyduğum   da alarak birlikte program yapmaya karar vermişler. Ayşe,
            yegane anlar, gol sonrasındaki 15-20 saniyeydi. Mutluluğun   bu işlerden iyi anlayan Ragıp’a “Nereye gidelim?” diye
            kısa süreli zirveye çıkışı kontrolünü ortadan kaldırır ve belki   sormuş. Ragıp da canlı müzik olan bir mekânda en ön
            de gerçekten kendisi gibi olurdu. Bu anlarda Ragıp çocuk-  masaya rezervasyon yaptırmış. Buraya kadar güzel. Bu arada


                                                                                     EKİM-ARALIK  2024  hekim sözü  43
   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50