Page 44 - Hekim Sözü Ekim-Aralık 2024
P. 44
öykü
Toprağın bol olsun Ragıp
Taner Damcı *
yten yağmurdan ıslanmış önlüğüyle odaya girdi. huzur verir.
Belli ki arka kapının dışında her zamanki gibi
Asigara içmişti. Sıktığı parfüm, üzerine sinmiş sigara Aklıma Berk’in okul taksidinin son günü olduğu geldi.
kokusunu bastırmaya yetmemişti. Elinde ne zamandır kul- Sibel’in gönderdiği parayı da ekleyip okulun hesap numara-
landığımı hatırlamadığım kenarı kırık eşantiyon kupa vardı. sına EFT yaptım. İçimden “İki doktor, bu ay da oğlanın okul
Masanın üzerine sertçe bıraktı. taksidini denkleştirmeyi başardık” diye güldüm. Önlüğün
cebine koyup tuvalete gitmek üzere ayağa kalktığım anda
“Hocam hastalar bitti, güzel bir kahveyi fazlasıyla hakketti- telefon çaldı. Sadece Sibel’in aramalarına özgü “My Funny
niz”. Valentine” tonunu duyunca şaşırdım. Ameliyat günü bu
saatte araması normal değildi.
“Sağol Ayten, eline sağlık”
Açar açmaz, Sibel:
O sırada poliklinikteki masanın üzerinde ahizesinin kordo-
nu kendi üzerinde kıvrılmaktan kısalarak mısır koçanına “Çok kötü haber”
benzemiş bir telefon (En gıcık olduğum şeylerdendir. Daha
o sabah ilk iş sandalyenin üzerine çıkmış, ahizeyi yukarı- “Berk’e mi bir şey olmuş okulda?”
dan sarkıtıp döndürerek düzeltmiştim), ekran camı boydan
boya çatlak cep telefonum, bir hastanın ilaç listesini kurşun “Ragıp ölmüş”
kalemle yazdığı buruşuk bir kağıt parçası, içinde bir yudum
su kalmış küçük pet şişe, yıpranmış soluk mavi bir ped “Nasıl yani, neden?”
üzerinde duran bir bilgisayar faresi ve üzerine post-itler
yapıştırılmış bir monitor duruyordu. “Bilmiyorum. Bolu’da ölmüş. Ben çıkıp Ayşe’ye gidiyorum.
Sen de hemen gel ”
“Hocam en çok sizin poliklinik günlerinizi seviyorum, erken
bitiriyorsunuz” Şaşkınlıkla önlüğü çıkartmadan üzerine montumu giydim.
Sonra geri dönüp çıkarttım. Ayten’e durumu haber verip
“Gereksiz konuşmuyorum da ondandır” apar topar hastanenin otoparkına indim. Aksi gibi arabam
üç sıra park edilmiş araçların en arkasındaydı. Kahyanın
Ayten zoraki bir kahkaha attı. öndeki araçları çekip benimkini getirmesi 10 dakika kadar
sürdü. Araçtan inip kapıyı tutarken “Hocam arabayı servise
“Kime taş attığınızı anladım. Hocam size yeni kupa alalım”
götürün, yağ lambası yanıyor. Yolda kalırsınız Allah koru-
sun” dedi.
“Ben bu kupayı seviyorum. Sibel izin verse eve de götürü-
rüm ama kapıdan bile sokmaz”
“Farkındayım Kadir, sağol. İlk fırsatta götüreceğim”
“O antika eşyaların yanında bu kupa olmaz. Sibel Hoca çok
haklı” Ölüm haberlerine alışkınım. Doktor olmamdan dolayı
değil yalnızca. Hayatım boyunca sevdiğim pek çok insanı
“Bunun da antika sayılmasına pek bir şey kalmadı. O zama- kaybettim. İlki çok erkendi. Ben 11 yaşındayken babam bir
nı bekliyorum eve götürmek için” otobüs kazasında ölmüştü. Ankara’ya ameliyat olan ablasını
ziyarete giderken bindiği otobüs Kızılcahamam’da buz
İçeride çalan telefonun zilini duyan Ayten apar topar çıktı. tutmuş yolda sabaha karşı şarampole devrilmişti. Yolcular-
Pencereden dışarıya baktım, yağmur şiddetlenmişti. Eve dan sadece babam ölmüş, 11 kişi de yaralanmıştı. Hep o
ulaşmamı en az 15-20 dakika geciktirecek de olsa mutlu kaza anı yaşanmamış olsa her şeyin ne kadar farklı olacağını
oldum. Böyle havalarda müzik dinleyerek eve gitmek bana düşünürüm.
* Prof. Dr., Endokrinoloji, metabolizma ve diyabet uzmanı Babamla paylaştığımız futbol merakı ve Beşiktaş taraftarlığı
42 hekim sözü EKİM-ARALIK 2024