Birinci Basamakta Sağlık Hizmetlerinin Bütünlüğü Parçalanıyor
- Şubat 24, 2012
- 3718
663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin bir sonucu olarak; Sağlık Bakanlığı’nın birinci basamaktaki sağlık hizmeti sunumundan çekilmesi ve bu alandaki sağlık hizmetlerinin Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’na devredilmesinin yaratacağı olumsuzluklara dikkat çekmek amacıyla, 24 Şubat 2012, Cuma günü 12.30’da Odamızda bir basın toplantısı yapıldı.
Pratisyen Hekimlik Derneği (PHD) ve İstanbul Tabip Odası’nın birlikte gerçekleştirdiği basın toplantısına; Odamız Başkanı Prof. Dr. Taner Gören, PHD Başkanı Dr. İsmet Sayman, PHD Genel Sekreteri Dr. Selma Okkaoğlu ve Odamız Pratisyen Hekimlik Komisyonu Üyesi Dr. Naciye Demirel katıldılar.
Dr. Taner Gören basın toplantısını başlatırken yaptığı konuşmada; “Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın en son halkası olan 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 1. Basamak sağlık hizmetlerinin bir ekip anlayışıyla verilmesini tamamen ortadan kaldırmaktadır. Sağlık Bakanlığı 1. Basamak sağlık hizmetlerinden elini çekmekte ve bu hizmetleri Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’na devretmektedir. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun oluşturulması sürecinde ise, yıllar içerisinde bir ekip anlayışı içinde yetişmiş, nitelikli sağlık elemanları, hiçbir akılcı kritere dayandırılmaksızın, gelişigüzel dağıtılmaktadır. Böylece bir toplumda en temel sağlık hizmeti olan, koruyucu sağlık hizmetleri ülkemizde gelecekte çok ciddi sıkıntıların başgöstereceği bir alan haline dönüştürülmektedir” dedi.
PHD Başkanı Dr. İsmet Sayman ise yaptığı konuşmada şunları dile getirdi: “Sağlıkta Dönüşümün yani özelleştirmenin 1. basamaktaki adı olan Aile Hekimliği Uygulaması ile 1. basamak sağlık hizmetleri ikiye bölünmüş; aile sağlığı merkezinde (ASM) bireye, toplum sağlığı merkezinde (TSM) topluma yönelik koruyucu hizmetlerin verilmesi planlanmıştı.
Ancak uygulamada sistemin plansız olduğu, her ilde farklı uygulamalara rastlandığı, bir çok düzenlemenin “kervan yolda düzülür” anlayışı ile yapıldığı görülmektedir. Sağlık Bakanlığı, koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelikli olması gereken 1. basamakta, aile hekimlerinin yaptığı poliklinik (hasta) sayılarının çokluğu ile övünmektedir. Topluma ulaşmak yerine başvuru üzerinden hizmet sunulan aile hekimliği sisteminde sevk zinciri yani basamaklı sağlık sistemi kurulamamıştır. Buna karşın “paran kadar sağlık” anlayışı ile hastaların başvuracakları kurumlar, alınan ücretlerin artan miktarlarına göre basamaklandırılmıştır. Aile hekimine kayıtlı nüfusa dayalı olarak verilen bağışıklama hizmetlerinin ise % 10’un üzerinde olduğu tespit edilen kimliksiz 0-1 yaş nüfusa nasıl ulaştırılacağı bilinmemektedir” dedi.
Pratisyen hekimlerin, çıkarılan yeni yönetmeliklerle sürekli hale gelen özlük hakkı kayıpları karşısında gelecekten umutsuz olduğunu söyleyen Dr. Sayman sözlerini şöyle sürdürdü: “112 ambulans servislerinde, hastane acillerinde, verem savaş dispanserlerinde, ana-çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezlerinde ve toplum sağlığı merkezlerinde çalışan pratisyen hekimler sistemsizliğin getirdiği kadro sıkıntısı yüzünden ağır bir iş yükü altında çalışmakta, öte yandan sistemin açıklarını kapatmak üzere, keyfi olarak, geçiçi görevlerle başta aile sağlığı merkezleri olmak üzere farklı birimlerde görevlendirilmektedir. Aile sağlığı merkezinde çalışan meslektaşlarımız da aynı şekilde artan iş yükü karşısında poliklinik odalarından çıkamamakta, öte yandan hekimlik dışında ticaret erbabı gibi işletmecilik yaparak kendilerine bırakılan ASM’lerini ayakta tutmaya çalışmaktadır. Son düzenleme ile 1. basamakta çalışan tüm hekimler gibi sözleşmeli olarak aile hekimliği yapan pratisyen hekimlerin de kadrolarının bulunduğu hastane,112 vb yerlere dönme şansı kalmamıştır.”