Birinci Basamak Sağlık Çalışanlarına Çağrımızdır!


  • Nisan 20, 2014
  • 4059

‘Aile Hekimliği’nin Sağlık Bakanlığı ‘Nöbet Genelgesi’ ile Türkiye’de uygulanamayacağı ilan edilmiştir!

Sağlık Bakanlığı, Anayasa Mahkemesinde Anayasaya uygunluğu görüşülüyor olmasına rağmen 02/01/2014 tarihinde 6514 sayılı “ASM çalışanlarına kamu hastaneleri acillerinde ve 112 istasyonlarında ayda en az 8 saat “nöbet” tutmayı dayatan yasaya dayanarak acil nöbetinin uygulama şeklini belirleyen bir genelge yayınladı.

Böylece ASM çalışanlarının görüş ve önerileri dikkate alınmadan medya organlarında toplumu yanıltacak gerekçeler öne sürerek kamuoyu oluşturulmuş, yasal alt yapı tamamlanmıştır.

Sağlık Bakanı, gerekçelerini sıralarken önce ‘sağlık personeline ihtiyacımız var’ demişti, bu yetmeyince ‘mesleki eğitim nöbetsiz olmaz’ demeye başladı, geçerli bir dayanak bulmada zorlanınca ya da haksız gerekçeler işe yaramayınca bu defa ‘Nöbet hekimlik mesleğinin onurudur’ demeye kadar geldiğini hatırlıyoruz.

Ancak tüm bu gerekçelerin tutarlı olmadığını, politik bir tercih olduğunu, popülizm adına birinci basamak sağlık çalışanlarının hak kaybına uğratacağını, halkın acil sağlık hizmetlerini olumsuz etkileyeceğini defalarca söyledik.

Sağlık Bakanlığı’nın, Aile Hekimliğine geçilirken topluma ve sağlık çalışanlarına verdiği sözler, taahhütler yerle bir olmuştur.

Aile hekimlerinin “belirli bir mekânda” ve “kendisine kayıtlı kişilere” hizmet vereceği, onların tüm sağlık sorunlarını bileceği, biyo-psikososyal yaklaşım ile hastalarına daha fazla faydalı olacağı hükümet ve onun sağlık bakanı tarafından defalarca ilan edilmişti.

Birinci basamak sağlık çalışanlarının rızasını almadan uygulanmaya koydukları performansa dayalı sözleşmeli çalışma modeli olan Aile Hekimliğinin kendi belirledikleri ilke ve kurallarına bile uyma gereği duymayan Sağlık Bakanlığı, tek taraflı sözleşme dönemi sürerken yaptıkları yasa değişiklikleriyle sağlık çalışanlarını hak kaybına uğratarak, altına imza attıkları sözleşmeleri geçersiz kılıyorlar.

Bizler ASM’lerde gün içinde payımıza düşen tüm acillere bakıyoruz,  polikliniğimizi yapıyoruz. Asıl işimiz olan koruyucu hekimliğe daha fazla zaman ayırmak istiyoruz. Eğitimimize zaman ayırmak istiyoruz. Alanımıza ve mesleğimize sahip çıkmak istiyoruz. Her işe yama her şeye joker olmak istemiyoruz.

- Birinci basamağın kendine özgü ayrı bir mesleki pratiği vardır. Bu özellikleriyle ikinci basamak uzmanlığından çok farklı bir disiplindir.

Koruyucu sağlık hizmetlerinde istenen düzeye geldik mi? Anne ölümlerinin yeniden arttığını duyuyoruz, halen sıtmanın, TBC’nin sorun olmaya devam ettiğini biliyoruz, yıllarca emek verip yok ettiğimiz kızamığın yeniden salgın haline geldiğini, polionun tüm ülkeyi tehdit eder hale geldiğini, hiç görülmeyen bulaşıcı hastalıkların sayısının arttığını görüyoruz. Kanser vakaları azalacağına artmakta, diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıkların görülme yaşı düşerken sayısı sürekli artmaktadır. Biz koruyucu sağlık hizmetlerini öncelemek zorundayız.

Aile hekimliği sisteminin başladığı ilk ilden itibaren pilot uygulama boyunca yaşanan sorunların başında hastane acilleri gelmiştir. Bu sorun düzeltilmeden, üzerinde hiçbir çalışma yapılmadan tüm Türkiye’de sisteme geçilmiş meslek örgütlerinin uyarıları dikkate alınmamıştır.

Acillerin alt yapı, çalışma koşulları ve çalışanların özlük hakları iyileştirilmemiştir. Aile hekimliğine geçilen illerde acillerde çalışan hekimlerin hemen hemen tamamı aile hekimliği için ayrılmak istemiştir.

Tıp Fakültesi sayısı sekseni geçmiş, tıp öğrencisi sayısı 9 binleri bulmuştur. Halen uzmanlığı özendiren sistemde istenirse acillerde hekim istihdamını sağlamak çok zor değildir.

Bir savaş, salgın veya olağan üstü bir durum olmadığı halde sağlığın ticarileştirilmesiyle birlikte kışkırtılmış hasta talebi, performans kaygısıyla niteliksiz hale dönüşen sağlık hizmeti acil polikliniklerini işlemez hale getirmiş, bu sorunu özel bir statüde sözleşmeli çalışan ASM çalışanlarıyla giderme cihetine gidilmiştir.

Bugün geldiğimiz son noktada nöbet genelgesi ile birlikte artık çalışma koşullarımız daha da ağırlaştırılmış haftalık çalışma saatlerimiz artırılmış, mevcut haklarımız geriletilmiştir.

Bu nedenle yapılması gereken tüm hukuki girişimler örgütlerinizce yapılmakta olsa bile şunu iyi bilmeliyiz ki hukuki mücadele uzun, sonucu belirsiz ve arkasından değiştirilen kanunlarla kolayca boşa çıkarılabilen sonuçlara gebedir.

Bu noktada yapabileceğimiz her şeyi yapmak bizlerin mesleki ve insani onuruyla ilişkilidir. Zira bundan sonraki aşama artık yedi gün yirmi dört saat ihtiyaç olan her yerde çok daha ucuza çalıştırılmamız mümkün olacaktır.

Uluslararası normlara uymayan çalışma biçimlerine karşı bizler aşağıda imzası bulunan örgütleriniz birlikte "dur" demeye, oluşabilecek her türlü baskıya da birlikte karşı çıkmaya karar vermiş bulunuyoruz.

Bu andan itibaren Görev hepimizdedir. Örgütlerimizin gösterdiği birlik ve kararlılığı üyelerin de göstermesi halinde aşamayacağımız sorun, durduramayacağımız genelge yoktur.

Bu amaçla hemen şimdi bu andan itibaren en yakınınızdan başlayarak tüm çalışan arkadaşlarımıza bu birliğin önemini anlatmaya başlamalıyız.

Sonuç olarak aşağıda adı geçen örgütleriniz sizlerden bu uygulamaya karşı durmanızı, bu konuda tüm saha çalışmasında aktif rol alarak konuyu gündemde tutmanızı, bütün gücümüzle kararlılığımızı ifade etmek için hazırladığımız dilekçelerimizle birlikte tüm ASM çalışanlarını 29 Nisan Salı günü Saat 14 00’da Halk Sağlığı Müdürlüğü önünde buluşarak “Dayatılan nöbetleri tutmayacağız’ diye haykırmaya davet ediyoruz.

Saygılarımızla.

İSTANBUL TABİP ODASI

İSTANBUL AİLE HEKİMLİĞİ DERNEĞİ

PRATİSYEN HEKİMLİK DERNEĞİ İSTANBUL ŞUBESİ

TÜRKİYE AİLE HEKİMLERİ UZMANLIK DERNEĞİ

İSTANBUL AİLE SAĞLIĞI ELEMANLARI DERNEĞİ

SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI İSTANBUL ŞUBELERİ

BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK ÇALIŞANLARI BİRLİK VE DAYANIŞMA SENDİKASI


Bu HABERİ Paylaş!