Gezi Raporu ( Demokrasi ve Totalitarizm Sarkacındaki Türkiye)
- Aralık 30, 2014
- 3452
İstanbul Tabip Odası’nın da katılımcısı olduğu Gezi Hukuku İzleme Grubu Demokrasi ve Totalitarizm Sarkacında Türkiye” başlıklı Gezi raporunu Taksim Hill Otel’de düzenlediği bir basın açıklamasıyla duyurdu. Rapora katkı sunan; Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu, Prof. Dr. Beyza Üstün, Prof. Dr. M. Taner Gören, Yrd. Doç. Dr. Öznur Sevdiren, Dr. Erkan Duymaz, Dr. F. Ceren Akçabay, Dr. Tolga Şirin, Dr. Evra Çetin, Arş. Gör. Seda Yurtcanlı, Av. Arzu Becerik, Av. Yeşinil Yeşilyurt, Av. K. Erkut Güzel, Av. Dicle Matur Çökelek, Av. Aziz Aytaç ile birlikte İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez, Türkiye Barolar Birliği, Çevre Mühendisleri Odası ve DİSK temsilcileri de salonda bulundular.
Gezi Raporu ( Demokrasi ve totalitarizm sarkacındaki Türkiye)
BASIN BİLDİRİSİ
Gezi Hukuki İzleme Grubu olarak bir süredir üzerinde çalıştığımız “Demokrasi ve Totalitarizm Sarkacında Türkiye” başlıklı Gezi raporunu tamamlamış bulunuyoruz. Akademisyenler, avukatlar, Türkiye Barolar Birliği, İstanbul Tabip Odası, Çevre Mühendisleri Odası ve DİSK başta olmak üzere çok sayıda kişi, meslek odası ve sivil toplum örgütü bu çok yönlü çalışmaya katkı sunmuştur.
Rapor, Gezi olaylarının başlangıcından günümüze kadar geçen bir buçuk yıllık süreçte tanık olunan hukuk dışı uygulamaları, hak ihlallerini ve rejimin totaliterleşme eğilimini, hukuk perspektifinden ve somut olgular üzerinden ortaya koymayı, yargılamalara ilişkin devam eden hukuki süreci kamuoyuyla paylaşmayı ve nihayet demokratikleşme yönünde birtakım önerilerde bulunmayı amaçlamaktadır.
2013 yazında bir kent ve çevre savunması hareketi olarak başlayan Gezi protestoları, kısa zamanda toplumun değişik kesimlerinden gelen siyasi tepki ve talepleri içerisine alarak güçlü bir toplumsal muhalefete dönüşmüştür. Bu muhalefetin siyasi iktidar tarafından şiddetle bastırılmaya çalışılması, temel hak ve özgürlüklerin sürekli bir şekilde ihlal edildiği, hukuk devleti ve demokrasiyle bağların koparıldığı ve her türlü muhalif düşüncenin suçlulaştırıldığı bir siyasi ortam yaratmıştır. Barışçıl sokak gösterileri ile dile getirilen demokratikleşme ve özgürleşme talepleri, siyasi iktidar tarafından bir darbe girişimi olarak topluma sunulmuş, bu suçlama göstericilere karşı hazırlanan iddianamelerde de yer almıştır. Bu ve Gezi sonrası meydana gelen diğer gelişmeler, demokrasiden uzaklaşılarak otoriter hatta totaliter bir rejime doğru hızla yol alındığını göstermektedir.
Rapor, Gezi sürecini değişik açılardan tahlil ederek özellikle aşağıdaki tespitler üzerinde yoğunlaşmıştır:
Gezi’de gün yüzüne çıkan toplumsal muhalefet, bizzat iktidarın politikaları sonucu şekillenmiştir. Özellikle kentsel ve ekolojik talan, kişi özgürlüğü ve özel yaşama müdahaleler, kadın bedeni üzerinden siyaset, toplumu muhafazakarlaştırma çabaları ve artan polis şiddeti gibi faktörlerden beslenen Gezi muhalefetinin milli irade karşıtlığı, darbe savunuculuğu veya komplolarla ilişkilendirilmesi mümkün değildir.
Anayasa ve uluslararası insan hakları hukuku ışığında bakıldığında, Gezi protestoları, geneli itibariyle, barışçıl eylemlerdir. Bu eylemlerin sistematik bir şekilde yasaklanmış ve zor kullanılarak bastırılmış olması, Anayasa’ya ve hukuka aykırıdır; toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlali niteliğindedir.
Bu süreçte, bireysel ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, akademik özgürlükler baskı altına alınmış, çok sayıda çalışan işten çıkarılmış veya soruşturmalara maruz kalmıştır.
Raporda yer verilen soruşturma ve dava örneklerinin gösterdiği gibi, bütün toplumu ve ülkeyi ilgilendiren konularda barışçıl gösteri hakkını kullanan kişiler cezai takibe uğramış, bunlardan bazıları tamamen siyasi ve ağır suçlamalarla karşı karşıya kalmıştır.
Kolluğun gereksiz ve ölçüsüz güç ve şiddet kullanımı sonucu yaşam kayıpları, sakatlanmalar ve yaralanmalar meydana gelmiştir. Bununla birlikte, işlenen suçlar ve gerçekleşen hak ihlalleri etkili bir şekilde soruşturulmamış, sorumlu kamu görevlileri yargılanmamış ve cezalandırılmamıştır. Cezasızlık kural, cezalandırma istisna olmuştur.
Toplumsal muhalefetin tekrar canlanmasını önlemek amacıyla ifade ve örgütlenme özgürlüklerini kısıtlayıcı yeni düzenlemelere ivme kazandırılmıştır. Özgürlükler alanı daralırken, yasalaşma aşamasında olan iç güvenlik paketiyle kolluğun yetkileri genişletilmek istenmektedir.
Gezi Raporu, İnsan haklarına dayanan ve hukuk devletine bağlı demokratik bir yönetim için verilen mücadeleye bir katkı sağlaması ümidiyle, kamuoyunun bilgisine saygı ile sunulur. 30.12.2014
Gezi Hukuki İzleme Grubu