Son Yönetmenlik Değişiklikleri İle İlgili Değerlendirme Toplantısı


  • Şubat 24, 2015
  • 1667



24 Şubat 2015 tarihinde İTO Özel Hekimlik Komisyonu tarafından gerçekleştirilen  “Son Yönetmenlik Değişiklikleri İle İlgili Değerlendirme Toplantısı”  konulu toplantı İstanbul Tabip Odası Merkez binasında yüzün üzerinde hekimin katılımı ile gerçekleştirildi.

Moderatörlüğünü İTO Özel Hekimlik Komisyonu Başkanı Dr Ekrem L. Duman’ın yaptığı toplantıda, Odamız Hukuk Bürosu Koordinatörü  Av Meriç Eyüboğlu, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Kurumlar Yönetmeliği ve Özel Hastaneler Yönetmeliğinde 30.01.2015 tarihindeki yapılan değişiklikler konusunda oldukça kapsamlı bir bilgilendirmede bulundu.
Toplantıda aşağıdaki konular ele alındı:

İlk gündem konusu olarak, 03.08.2010 tarihinden önce faaliyette bulunan muayenehanelerin mevcut bina ve fiziki koşulları ile ruhsat alabilecekleri ifadesini içeren “geçici madde 7”nin nasıl yorumlanması gerektiği tartışıldı. Meslek odalarımız Hukuk Büroları tarafından istenilen zorlu şartların iptal edildiği yorumu yapılmasına rağmen temkinli olunması gerektiği ve pratikteki uygulamanın nasıl olacağının yakın takibe alınması gerektiği belirtildi. Bu durumda olan meslektaşlarımız ruhsat için başvurduklarında Sağlık Müdürlükleri tarafından hangi fiziki şartların iptal edildiği, hangi zorunlulukların halen istenmekte olduğuna dair Sağlık Müdürlüğünün de görüş sahibi olmadığı ve bu konuda Sağlık Bakanlığı’ndan yazılı bilgi istendiği ancak yanıt henüz gelmediği için net bir durumun olmadığı belirtildi. Ancak edinilen izlenimde (2010 öncesi muayenehaneler için) ruhsat verme konusunda daha toleranslı davranılacağı öngörüsü dile getirildi.

Bakanlıktan yanıtı beklenen söz konusu görüş nedeni ile şu anda ruhsat verme işlemlerinin geçici olarak dondurulduğu, ÇKYS sistemi henüz açılmadığı ve bu nedenle başvuruların Sağlık Müdürlüğünde bekletildiği belirtildi.

ATT yönetmeliğinde 30.01.2015 tarihinde yapılan değişikliğin 2008’den bu yana yapılan 18. Değişiklik olduğu vurgulandı.
Yapılan değişikliklerden bir tanesiyle, bir önceki değişiklikte anlaşılmayan madde daha açık ifade edildi. Optisyenlik müessesi bulunan yerde sadece göz hastalıkları uzmanı muayenehanesi bulunamayacağı, diğer branşlarla ilgili herhangi bir kısıtlama olmadığı belirtildi.

Bu özel kısıtlama dışında eczanelerin, muayenehane veya tıbbi görüntüleme ve laboratuarlarla aynı bina veya imar alanında bulunması konusunda bir yasağın olmadığı yorumu yapıldı.
“Yangına karşı gerekli önlemlerin alındığına dair yetkili mercilerden alınan uygunluk belgesi” ile ilgili maddeye, son değişiklikte ayrı bir maddede yer verildi. İTO heyeti olarak, gerek müdürlük ile, gerekse  Valilik düzeyinde yapılan resmi görüşmeler sonucunda, Sağlık Müdürlüğünün muayenehaneler için sadece daire içinde önlem almasının yeterli olacağına dair karar aldığı ve bunu resmi yazı ile İtfaiye Müdürlüğüne bildirdiği ve son 2 aydır İtfaiye Müdürlüğüne baş vuran meslektaşlarımızın sorun yaşamadan rapor alabildiği bilgileri paylaşıldı.

Mevcut muayenehanenin taşınması durumunda ya da müşterek muayenehaneye dönüştürülmesi durumunda, yeni başvuru olarak kabul edileceği ve yeni şartların talep edileceği vurgulandı.
Yan dal uzmanlarının ana dalda çalışmasının engellenmesi konusunda hukuk büromuz tarafından davalar açılıp bu konuda yürütmeyi durdurma kararları alınmış olmasına karşın, yeni yönetmelik değişikliğinde de bu konuda karışıklığın hala sürmekte olduğu; yan dal uzmanlarının ana dalda çalışmasının çok sayıda şarta bağlanmış olması dile getirildi.

Yönetmelikle ilgili muğlak kavramların maalesef hala devam etmekte olduğu,  Danıştay’ın son dönemde aldığı pek çok kararda muayenehanelerin kendine özgü birinci basamak sağlık hizmeti sunan birimler olarak tanımlanmakta olmasına karşın, ATT Yönetmeliğinde muayenehanelerin durumunun hala net olmamasının ve hastanelerden ve poliklinik, tıp merkezi, dal merkezi gibi özel sağlık kuruluşlarından istenen şartların muayenehanelerden de istenmekte olmasına karşı hukuki mücadelemizin devam etmesi gerektiğinin altı çizildi.

Mevcut son durumda muayenehanelerden neler talep edilmektedir konusu konuşuldu:
-    Sıklıkla değişmekle beraber 12 D maddesi hala geçerliliğini sürdürüyor.
-    Muayene odasının 16 metrekare olması; bekleme salonu şartları.
-    Belli branşlar için pansuman ve bebek emzirme odaları.
-    Arşiv birimi hala istenmekte. 
-    Aydınlatma ve ısıtma koşulları hala geçerli.
-    Asansörün yürütmesi durduruldu.
-    Tıbbi atık 12 D maddesinden alınıp başka yere taşınmış, dolayısı ile hala geçerli.
-    Acil seti isteniyor.
-    Personel ve iş güvenliği şartları, OSGB raporları gerekiyor.
-     1/100 ölçekli kroki.
-    Diploma ve uzmanlık belgesi.
-    Bina yapı kullanım belgesi  ve İtfaiye raporu şartları hala isteniyor (03 Ağustos 2010 öncesi açılanlardan istenmeye devam ediliyor mu, iptal mi edildi konusunda Sağlık Bakanlığından yazılı yorum bekleniyor).
-    Sabıka kaydı.
-    Tabip Odası üyelik belgesi.
-    Muayenehanede bulundurulması gereken zorunlu ilaçlar.

İstenilen bu şartlardan “zorunlu ilaç listesi” tartışıldı. Bu listede branşlara ait farklılık göz önüne alınmadığı, örneğin doğum ya da düşük sonrası kanamaları durdurmak için kullanılan “methergin” isimli ilacın neden jinekolog olmayan bir uzmanın muayenehanesinde bulundurmak zorunda olduğu,  ayrıca son altı yıldır üretiminin durdurulduğu “isoptin”,  ya da uzun süredir ecza depolarında  olmayan “atropin” ampulün zorunlu ilaç listesinde yer alıyor olması; eczacıların bile ne olduğunu anlayamadığı “antianksiyolitik ampul” isimli preparatın bulundurulma zorunluluğu eleştirildi.

Bu konuda İstanbul Tabip Odası olarak, gerek İl Sağlık Müdürlüğü’ne gerekse İstanbul Eczacılar Odasına yazılı ve sözlü bilgi verildiği ve çözüm talebinde bulunulduğu paylaşıldı.  İTO Özel Hekimlik Komisyonu tarafından, Hukuk Bürosuna verilmek üzere bu ilaçlar ve kullanım alanları ile ilgili ve niçin muayenehanelerde gereksiz ve /veya  kullanılamayacakları ile ilgili bilgileri içeren ve açılacak davalarda savunmamıza esas olmak üzere bir metin hazırlandığı duyuruldu.  Toplantıya katılan hekimlere bu listede yer alan ilaçlarla ilgili görüşlerini hukuk bürosuna iletmeleri çağrısı yapıldı. Bu listede yer alan, ancak sadece yeşil reçete ile alınabilen ilaçları hekimlerin nasıl temin edecekleri konusunun da ayrıca trajikomik bir durum olduğu konuşuldu.

Muayenehane  denetimleri sırasında bulundurulması zorunlu ilaçların son kullanma tarihlerinin kontrol edildiği ve tarihi geçmiş ilaç bulunması durumunda, miadı geçmiş ilacı hastaya uygulamak suçundan tutanak tutulduğu, hekimin Sağlık Müdürlüğü’ne bu ilacı götürüp oradan aldığı bir belge ile Sağlık Müdürlüğünce özel bir firmaya yönlendirildiği ve bu firmanın düzenlediği “ilaç imha belgesi” almak zorunda bırakıldığı tartışıldı.  Ancak buradaki sorunun söz konusu firmanın Gebze’de olduğu, ilacın kargo ile bu adrese gönderilebilmesi gerektiği ve ilacın imhası için 250 tl. talep edildiği bilgisi paylaşıldı.

Bu konu ile ilgili İTO ÖHK Yürütmesi olarak, İstanbul Eczacılar Odası ile iletişime geçildiği ve eczanelerde miyadı geçmiş ilaçların imhası için Eczacılar Odasının yetkili bir komisyon oluşturduğu bilgisini aldığımız için, bu konuda ortak bir çözüm bulma görüşmelerimizin devam ettiği bilgisi katılımcılarla paylaşıldı.

Toplantının ilerleyen bölümlerinde meslektaşlarımızın sorularını Av. Meriç Eyüboğlu ve Dr. Ekrem Duman yanıtladılar. 
Hekimler yaşadıkları sorunları dile getirdiler ve bilgi aktarımında bulundular.  Bu bölümde konuşulanlar şöyle özetlenebilir:
Avrupa yakasında İtfaiye Edirnekapı’ya taşınmış.  İtfaiyede meslektaşlarımıza muayenehanelerinin bulunduğu binada işyeri olmayan daire olup olmadığı sorulmuş.  Binada konut olarak kullanılan daireler varsa yangın merdiveni  istenmemiş.  Başka ifade ile binanın tümü işyeri olarak kullanılıyorsa yangın merdiveni zorunlu tutulmuş.  Yangın merdiveni istenmeyen meslektaşlarımızdan daire içi önlemler talep edilmiş; bunların içinde yapılması en zor olanı mutfakta doğal gaz kullanımı durumunda detektörün zorunlu tutulması; bunun için yeni baştan proje hazırlanması gerekiyormuş.  Fatih İlçe Sağlık Müdürlüğü meslektaşımıza itfaiye raporu olumsuz da olsa başvurusunu yapmasını önermiş.

Aynı zamanda hukuk fakültesi mezunu da olan bir meslektaşımız, yasayla hekimlere tanınmış hakların yönetmeliklerle geri alındığını; 1219 sayılı kanuna aykırı yönetmelikler yayınlandığını, bunlarla hekimlerin kazanılmış haklarını yitirdiklerini; yönetimin kazanılmış haklara dokunmama yükümlülüğünün bulunduğunu; bu nedenle yönetmeliklere uymaya bileceğimizi ve bunun için hekimlere hiçbir şey yapamayacaklarını ifade etti.

Bunun üzerine toplantıyı idare eden Dr Ekrem Bey ve Av Meriç Hanım, 2008 yılında hekimlerin ruhsat almak zorunda olmamaları gerektiği ve Sağlık Bakanlığı tarafından denetime tabi tutulamayacağı konusunda dava açıldığını ancak bu davanın Danıştay 10. Dairesi tarafından (maalesef) reddedildiğini anımsattılar.

1219 sayılı kanuna göre hekimin ikametgahını muayenehane olarak göstermesinin tam gün yasası ile beraber uygulanamaz olduğu; Sağlık Bakanlığı’nın evini muayenehane olarak gösterilen muayenehaneleri bilmesine karşın “mış” gibi yaptığı, bu kaotik durumu sadece Maliye Bakanlığı nezdinde bir yaptırım olarak değerlendirip, ruhsatlandırma açısından görmezden geldiği ifade edildi.
2010 öncesi açılmış olmasına karşın o dönemde şirket olarak faaliyet gösteren ancak bu gün şahıs olarak çalışmak zorunda olan muayenehanelerin durumu soruldu.  Eski ve yeni kira kontratı, telefon veya elektrik faturası ve  hastalara kesilen faturalardaki adresin aynı olduğunun gösterilmesi durumunda 2010 öncesi açılmış kabul edildiği şeklinde yorum yapıldı.
Özel hastanelerin belli branşlarda hekim bulundurmak zorunda olduğunu, ancak bunun önümüzdeki günlerde bir torba yasa ile değiştirileceği ve özel hastanelerin dışarıdan hizmet satın alma yöntemine geçmeyi planladıkları ve bunun gerçekleşmesi durumunda çok sayıda hekimin “işsiz” kalabileceği belirtildi.

Av Meriç Hanım “kazanılmış hak” konusunda yorumda bulundu; 2008 yılından itibaren kazanılmış hak üzerinden çok sayıda dava açtıklarını ancak bu gerekçe ile hiçbir dava kazanamadıklarını, muayenehanelerin bu koşulları taşımasının gerekip gerekmediği üzerinden lehimize kararlar verildiğini ifade etti.

Önümüzdeki günlerde engelli bireylerin her yere erişebilmesi amacı ile 5378 sayılı yönetmelik devreye girecek.  Bu nedenle muayenehanelere de önlemlerini almaları konusunda bildirimler gönderildi.  Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Temmuz 2015 tarihi itibarı ile umuma açık tüm kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşları bu kuralara uymak zorunda.  Burada yanıtlanması gereken soru muayenehaneler umuma açık yerler midir?  Hukuk Büromuzun yorumu: “Muayenehaneler umuma açık yer değildir”.  Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bu gerçeği bildiği için tebliğ ettiği yazıda muayenehanelerden hiç bahsedilmemiş; buna karşın üst yazıda muayenehaneler eklenmiş.  Web sayfamıza bu konuda bir itiraz dilekçesi eklendiği, ilgili tebligat yazısını alan meslektaşlarımızın da  bu dilekçeyi vermeleri ve bir nüshasını “mutlaka” denetime gelen yetkiliye imzalatıp kendileri için bir nüsha almaları ve odamız hukuk bürosu ile irtibata geçmeleri önerildi.

01 Mart 2015 tarihe kadar uygulama zorunluluğu istenilen e-Nabız genelgesi konusu Av. Meriç hanım tarafından yorumlandı:
“Bilindiği gibi 663 sayılı KHK ile SağlıkNet2 konusu yasalaşmıştı; ancak Anayasa Mahkemesi bu maddeyi iptal etti.  Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı bir genelge yayınladı; ancak bu da Danıştay tarafından iptal edildi.  Bunun üzerine 6495 sayılı kanun, torba yasa ile noktasına virgülüne dokunulmadan aynen yeniden yasalaştırıldı.  Anayasa Mahkemesi bunu da (06.12.2014 tarihinde) ikinci kere iptal etti.  Son günlerde muayenehanelerden e-Nabız bildirimi adı ile yeniden istenmeye başlandı. Bu uygulamalarda güvenlik problemi, denetim problemi, depolama problemi ve bakanlıkların bu bilgileri ticari mal, meta olarak görmeleri bu maddenin iptalini kaçınılmaz kılıyor.  Anayasa özel hayatın gizliliğini koruma altına almış, Biyotıp Sözleşmesi gibi uluslar arası sözleşmeler de hasta mahremiyetini güvence altına almıştır.  Bu nedenle Anayasa Mahkemesi şu ana kadar bu maddeyi sürekli olarak iptal etmiştir ve bundan sonra da iptal edecektir.  Ayrıca burada belirtilmelidir ki, daha önceki 663 sayılı KHK ve 6495 sayılı torba yasaya SağlıkNet2’nin alınmaması durumunda uygulanacağı ifade edilen idari para cezasını da iptal edecektir.  Bu konudaki itirazlarımız geçerlidir,  itiraz dilekçelerimiz de birkaç gün içinde size ulaştırılacaktır.”

İstanbul Tabip Odası
Özel Hekimlik Komisyonu


Bu HABERİ Paylaş!