Acıbadem Grubu’nun Hekimleri Şirket Kurmaya Zorlaması Kabul Edilemez!
- Ocak 19, 2018
- 14261
Acıbadem Sağlık Grubu, 8 Ocak 2018 tarihinde bünyesinde görev yapan hekimlere, aylık ücretlerinin ödenmesi için şirket kurmalarını veya kurulmuş şirketlere ortak olmalarını isteyen elektronik posta göndermiştir. Bu postayla birlikte, şirket kurmayıp SSK’lı ve bordrolu çalışmayı tercih etmeleri halinde aylık gelirlerinin düşeceği, hakediş oranlarının yüzde 10 ila 15 oranında azalacağı da bildirilmiş; hatta yanlış hesaplar içeren birtakım bordro örnekleri dahi sunulmuştur.
Bu konuda defalarca açıklama yaptığımızı, sağlık kuruluşlarını uyardığımızı, kimileri aleyhinde ihbar ve şikayetlerde bulunduğumuzu belirtmek isteriz. Buna karşın, maalesef şimdi de Acıbadem Sağlık Grubu’nun hekimleri taşeronluğa/şirket kurmaya zorladığını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu durum karşısında yeniden hatırlatmak isteriz ki;
1- İş Kanunu değişmemiştir. Hekimlerin özel sağlık kuruluşlarında iş hukuku kapsamında ve iş sözleşmesiyle çalıştıkları iş hukuku ve yargı kararlarıyla sabittir. Bunun hukuki karşılığı hekimlerin, bordrolu ve sigortalı çalışmalarıdır. Sözleşmelere bunun dışında yazılan ibareler hukuka karşı hile, yani muvazaa niteliğindedir.
Zira bilindiği gibi çalışan tarafından yapılan işin veya verilen hizmetin,
- İşverenin işyerinde,
- Ücret karşılığında,
- İşverenin emir ve talimatlarına bağlı olarak,
- Belirlenen saatler içerisinde,
yerine getirilmesi halinde taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunduğu kabul edilmekte ve hizmet ilişkisi iş hukukunun kapsamına girmektedir.
Buna karşın; kıdem-ihbar-işe iade tazminatları başta olmak üzere işçilik alacaklarından ve işverence ödenmesi gereken sosyal sigorta primlerinden kurtulmak amacıyla hekimler sanki özel sağlık kuruluşunun çalışanı değilmişçesine yöntemler geliştirilmektedir.
Hekimlerden ücretlerine karşılık serbest meslek makbuzu veya şirket faturası getirmeleri istenmektedir. Hekimler ikametgah adreslerini muayenehane veya şirket merkezi olarak göstermekte ve aylık ücretlerini alabilmek için makbuz/fatura vermektedir. Haliyle bordrolu ve SSK’lı (4/a sigortalısı) çalışma hakları ellerinden alınmaktadır. Sanki kendi nam ve hesabına hizmet veren veya ticari faaliyet yürüten kişiler konumunda gösterilmekte ve Bağ-Kur’lu (4/b sigortalısı) olmak zorunda bırakılmaktadır.
Tekrar belirtelim ki taraflar arasındaki sözleşmede hangi kanundan bahsedildiği veya çalışanın hangi sosyal güvenlik sandığına tabi olduğu değil, verdiği hizmetin hukuki niteliği önemlidir. Özel sağlık kuruluşları bünyesinde görev yapan hekimler, iş hukuku kapsamında hizmet sunmaktadır. Sanal şirketler kurmaya veya muayenehane açmaya zorlanmaları kabul edilemez.
2- 5510 sayılı Kanun’un ek 10. maddesinde de şirket kurma zorunluluğu yoktur.
Bilindiği gibi 23.04.2015 tarihinde yayınlanan torba yasa ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na ek 10. madde eklenmiştir. Ardından da 03.07.2015 tarihinde SGK tarafından 2015/19 sayılı Genelge yayınlanmıştır. (Genelge’nin iptali için Türk Tabipleri Birliği tarafından dava açılmıştır.)
Bu düzenlemelerle, özel sağlık kuruluşlarının fatura veya serbest meslek makbuzu karşılığında hekimlerden hizmet almaları mümkün hale getirilmiştir. Ancak bu düzenlemelerde, hekimlerin sanal şirketler kurmalarını veya sanal muayenehaneler açmalarını zorunlu kılan hiçbir ibare yoktur. Hekimler mevcut çalışma biçimlerine devam edebilecekleri gibi, makbuz veya fatura düzenleyenler dahi sözleşmelerine madde ekleyerek bordrolu ve sigortalı çalışmaya geçebilirler. Zira ek 10. maddede şöyle denilmektedir;
“Şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler, özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri hâlinde sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılır.”
Görüldüğü gibi bu statüde çalışan hekimlerden sözleşmelerinde aksi yönde hüküm olmayanlar Bağ-Kur (4/b) sigortalısı olacak, aksine hüküm koyanlar SSK (4/a) sigortalısı olabilecektir. Şirket kurarak hizmet satar gibi görünen hekimler dahi sözleşmelerine hüküm koyarak SSK’lı olmaya devam edebilirler.
Kaldı ki İş Kanunu’nun 22. maddesi gereğince çalışma koşullarında esaslı değişiklik işçinin kabulüne bağlıdır. Değişiklik teklifinin işçiye yazılı olarak bildirilmesi ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmesi gereklidir. Aksi halde değişiklikler işçiyi bağlamaz. Özetle, mevcut çalışma biçiminin devam etmesinin önünde bir engel yoktur.
3- Öte yandan şirket kurarak hizmet satmak iş sözleşmesi ile çalışmaktan daha avantajlı değildir. Özel sağlık kuruluşlarının bu konudaki iddiaları da dayanaksızdır.
Öncelikle SGK tarafından analık, doğum, hastalık izinlerinde ve iş kazası gibi durumlarda yapılan ödemelerin ve işsizlik ödeneğinin, şirket kurulması halinde ortadan kalktığını hatırlatmak isteriz. Yanı sıra şirket kurma ve yürütme, muhasebe, iş sağlığı ve güvenliği, vergi ve sigorta dahil maddi ve hukuki tüm yükümlülüklerin hekimlerin sırtına yüklendiğini de belirtmek isteriz. İş Kanunu’ndan kaynaklanan tazminatların, ücretli izin gibi alacakların ve işe iade davası açma hakkının da tartışmalı hale getirilmek istendiğini de eklemek gerekir.
Açıkladığımız üzere, şirket kurmanın hukuki bir zorunluluk olmadığını tekrarlıyor; Acıbadem Sağlık Grubu başta olmak üzere özel sağlık kuruluşlarının bu dayatmadan bir an önce vazgeçmelerini bekliyoruz. Hakları ihlal edilen tüm meslektaşlarımızın yanında olacağımızı bilginize sunarız.
İSTANBUL TABİP ODASI