İş Cinayetleri Güvencesiz, Kuralsız Çalıştırmanın Bir Sonucu
- Eylül 10, 2014
- 2702
İstanbul Tabip Odası 10 inşaat işçisinin ölümüne sebep olan iş cinayeti sonrasında işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmayışına, güvencesiz-taşeron çalıştırmanın yarattığı tehlikelere dikkat çekmek üzere, 9 Eylül 2014 tarihinde bir basın toplantısı gerçekleştirdi.
Basın toplantısına Odamız Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç, Yönetim Kurulu Üyemiz Dr. Ümit Şen ve Dr. İncilay Erdoğan, TTB İkinci Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel ve TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Hüseyin Demirdizen katıldılar.
Basın toplantısında, Odamız resmi twitter hesabından 15 Mayıs 2014 tarihinde gönderilen ve kamuoyunda, yaşanan işçi ölümlerine dair kehanette bulunmuşuzcasına tartışma yaratan mesajlar da konuşuldu.
Basın toplantısında söz alan Dr. Raşit Tükel, Soma Madenlerinde yaşanan iş cinayeti sonrasında Mecidiyeköy’de gerçekleştirilen protesto sırasında İstanbul Tabip Odası resmi twitter hesabından Torunlar İnşaat şantiyesi’nden bir fotoğrafın paylaşılarak, olası iş kazalarına dikkat çekildiğini, sonuçta yaşanan olayın kaza değil, göz göre göre yaşanan bir iş cinayeti olduğunu dile getirdi ve öngörülerinin gerçekleşmiş olmasından büyük üzüntü duyduklarını belirtti.
Dr. Tükel aynı uyarıları 3. Köprü ve 3. Havalimanı inşaatları için de yaptıklarına dikkat çekti ve işçi ölümlerinin tekrarlanmaması için bir an önce gerekli önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı.
Ardından İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç basın açıklamasını kamuoyuyla paylaştı. Yapılan açıklamada; “Torun Center inşaatında işçileri taşıyan asansörün 32. kattan yere çakılması sonucu 10 işçi yaşamını yitirdi. Bu insanların yaşamını kaybetmesi bir kaza sonucu değil, önlenebilir olduğundan ve önlenmediğinden bu ölümler cinayettir diyoruz. Bu iş cinayetleri birçok faktörün bir araya gelmesiyle meydana gelmektedir. Bu risk faktörlerinin tamamına yakını ortadan kaldırılabilecek faktörlerdir. 6331 sayılı yasa gereğince kamu veya özel tüm işyerlerinde alınması zorunlu önlemler ve işverenin sorumlulukları tek tek belirlenmiştir. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması maliyet gerektiren ve işverence yerine getirilmesi gereken önlemlerdir. Ancak uygulamalarda bu yetki ve sorumluluklar işveren adına, işverenin ücretlerini ödediği işyeri güvenlik uzmanı ve işyeri hekimlerine verilmiştir. İşyeri güvenlik uzmanı ile işyeri hekimleri usulsüz ve yetersiz olan durumları işverene bildirmekle yükümlüdür. Ancak işveren bu bildirimleri yerine getirmezse iş güvenlik uzmanı ve işyeri hekimi işvereni Bakanlığın ilgili birimine şikayet etmekle yükümlüdür. Bir çalışanın kendi patronunu şikayet etmesi o çalışanın o işyerinde çalışmaması demektir. Yani işçinin/çalışanın yanında onların lehine hizmet vermesi gereken iş güvenlik uzmanları ve işyeri hekimleri işverenin yanında yer almak durumunda bırakılmıştır. Görev ve sorumluluk prensipleriyle çalıştığı için işsiz kalmak durumunda kalan birçok iş güvenlik uzmanı ve işyeri hekimi olduğunu biliyoruz. Oysa iş güvenlik uzmanı ve işyeri hekimleri işverenden bağımsız olmalıdır. Üst şikayet mercilerinin, işveren/sermaye ilişkilerinin hangi boyutta olduğu hepimizin malumudur. Yani yasada olan işçi sağlığı ve iş güvenliği pratikte uygulanamaz haldedir” denildi.
Açıklamada ayrıca taşeron çalışma sisteminin işçileri kar hırsıyla güvencesiz çalışmaya zorladığı, kuralsız, güvencesiz çalışma ortamının da yeni işçi ölümlerine davetiye çıkardığına vurgu yapıldı.
Basın açıklamasının ardından Dr. Hüseyin Demirdizen bir konuşma yaptı. Hükümetin sağlık politikalarından kaynaklanan sorunlara değinen Dr. Demirdizen hekime yönelik şiddet sonucu hayatlarını kaybeden sağlık çalışanlarını hatırlatarak, sağlık ortamının sağlık çalışanları için bir ölüm ve risk alanına dönüştüğünü belirtti. Sağlık çalışanlarının bizzat işlerini yaparken hayatını kaybettiğini, bunlardan birisi doktor, yedisi hemşire olmak üzere sekiz çalışanın hastalarından ya da çalışma koşullarından kaptığı mikrop nedeniyle, otuz dört sağlık çalışanının da ya ambulans kullanırken ya da yaptığı işin riski nedeniyle öldüğünü söyledi.
Dr. İncilay Erdoğan ise yaptığı konuşmada yaşanan iş cinayetlerini vahşet olarak nitelendirdi. IŞİD Terör Örgütü’nün Ortadoğu’da gerçekleştirdiği katliamları hatırlatarak bu vahşi iş cinayetlerini gerçekleştirenlerin IŞİD’in endüstriyel hali olduğunu dile getirdi ve “IŞİD aramızda dolaşıyor, bu vahşetin başka açıklanabilir tarafı yok” dedi.
Dr. Ümit Şen ise; 102 yılda 95 gazetecinin öldürüldüğünü hatırlattı ve bu somut veriden yola çıkılarak “Her yıl bir gazeteci öldürülecek” denmesinin kehanet değil, varolan tehlikeye dikkat çekmek olduğunu belirtti. Dr. Ümit Şen, İstanbul Tabip Odası’nın “Torunlar İnşaatta 8-10 işçi hayatını kaybedecek” öngörüsünün de bir kehanet olmadığını bilimsel verilere dayandığını belirtti.
Basın metni için tıklayınız.