Tıp etiği neden gereklidir?


  • Hekim Sözü Ocak-Şubat 2022
  • 2282

Gülsüm Önal / Dr., Trakya Üniversitesi, Tıp Tarihi ve Etik

Tıp etiği neden gereklidir? sorusuna geleneksel olarak verilen yanıt ise hekimlik mesleğinin temelde “güven” ilişkisine dayalı olması, hastanın ve toplumun yararını gözetmenin temel zemininin de bu ilişki olmasıdır.

Bu yazıyı yazmaya davet edildiğimde, halen geride bırakamadığımız Covid -19 pandemisi sürüyordu ve virüsün yeni varyantları ile karşılaştığımız bir dönemdeydik. Aradan günler geçti, şimdi Omicron yeni varyantının alt varyantları da hayatımızda ve her gün Türkiye’de yüzlerce, dünyada binlerce Covid kaynaklı can kaybı devam ediyor. Hastalık yükünde ve vefat sayılarında yaşanan büyük bir eşitsizlik de öyle… Teste ve aşıya ulaşımda ve de yaşam koşullarındaki eşitsizliğin, pandemi döneminde benzersiz biçimde ortaya çıkması da devam ediyor.
Nitekim Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, son günlerde zengin ülkelere Covid-19 salgınıyla mücadeleye mali yardımda bulunması için çağrı yaptı. Yaptığı açıklamada, “Bilim bize salgınla savaşmak için gerekli araçları sunuyor, ancak bu imkânlar küresel olarak paylaşılırsa, biz bu yıl dünyada Kovid-19 salgınını sonlandırabiliriz” sözleriyle önemli bir gerçeğe işaret ediyordu.1 Evet, bilim hepimize yeter ama “sağlıklı yaşama hakkı” ve onun gerektirdiklerine -evrensel temel hakkımız olduğu halde- büyük insanlığın büyük bölümü halen ulaşamıyor. Bu gerçek bir kez daha DSÖ Başkanının sözleriyle dünya çapında açıkça kanıtlandı.
Tıp etiği neden gereklidir sorusunun bir cevabının burada olduğunu düşünüyorum: sağlıklı yaşama hakkını çevreleyen her konu tıp etiğinin de konusudur. Sağlıkla ilgili tüm hakların eşit yaşandığı bir dünyaya kavuşana kadar tıp etiğine ihtiyaç da devam edecek. Ancak bu yazıda, sorunun cevabının gerektirdiği çok yönlü kapsamın tümünü ele almak mümkün olmadığından tıp etiğinin başlıca sembolü olan Hekim Yemini ve modern tıp eğitimine yansımaları bağlamında etiğin gerekliliği üzerinde durulmuştur.
GELENEĞİN ÖTESİNE
GEÇMEK; MODERN HEKİM YEMİNİ
Tıp etiği neden gereklidir? sorusuna geleneksel olarak verilen yanıt ise hekimlik mesleğinin temelde “güven” ilişkisine dayalı olması, hastanın ve toplumun yararını gözetmenin temel zemininin de bu ilişki olmasıdır. Hastanın/toplumun, çekincesiz biçimde güven duyarak tıp kurumuna başvurabilmesinin yolu, bu kurumda rol alan tüm öznelerin –halen merkezinde hekimlerin bulunduğu tüm sağlık çalışanlarının- kendisine zarar vermeyeceğine ve yarar sağlayacağına duyduğu inançtır.
Bu inanç neredeyse 2500 yıldır hekimlere rehberlik eden etik kodlara ya da beyanlara dayalıdır. Modern kanunlarda yer alan ilkelerin temelinde Hipokrat Yemini olarak adlandırdığımız öğreti yatar. MÖ 460 yılında Yunanistan’da Kos adasında doğan, tıp eğitimi ve uygulamasıyla tıbba bilimsel bir yaklaşımın kurucusu saydığımız Hipokrat’ın tıbbın tüm dallarını kapsayan öğretisi, bir toplumun ahlaki ve etik gerekliliklerini de içerir.
Hipokrat Yemini, tıp etiği konusunu tanıtmak için sıklıkla bir başlangıç noktası olarak kullanılsa da, orijinal haliyle modern tıbba veya tıp mesleğine etkili bir şekilde rehberlik etmeye yeterli değildir. ‘Önce zarar verme’, ayrıcalığın kötüye kullanılmaması, mahremiyet, yaşama saygı ve kişinin sınırlarının farkında olma gibi daha modern etik kodların altında yatan bazı temel sorunları belirlemekle birlikte, günümüz modern tıbbının ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. Nitekim uluslararası ve ulusal birçok tıp meslek kuruluşu artık etik kodlar ve profesyonel davranışa ilişkin daha ayrıntılı kılavuzlar yayınlamakta, birçok tıp fakültesi, mezuniyet törenlerinde tıp öğrencileri için modernize edilmiş ‘Hipokrat’ yeminlerini kullanmaktadır. Tıp tarihinde, hekimin hastaya ve topluma söz vermesinin örneklerine Hipokrat Andından önce de; Şamanizm içinde veya İmhotep’te (M.Ö. 3000) de rastlanmakla birlikte, bunlar içinde yine de bir sürekliliği olan; yaşayan bir metin olma niteliğine Hipokrat Andı kavuşmuştur. Tıbbın büyü ve mistik inançlardan kurtularak ayrı bir bilim olarak kurulmasını sağlayan çığır açan yaklaşımın Hipokrat okulunda bulunması nedeniyle bu tesadüf de değildir. Bugün modernize edilen yemin metni olan Dünya Tabipler Birliği’nin Cenevre Bildirgesi’ni incelediğimizde hem Hipokratik etikten izler hem de günümüz tıp etiğinin temel çerçevesini görebiliriz:
“Hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak kabul edildiğim şu anda;
Yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma, Mesleğimi bana öğretenlere, hak ettikleri saygıyı ve minnettarlığı göstereceğime,
Mesleğimi vicdanımla ve onurumla uygulayacağıma,
Önceliği her zaman hastamın sağlığına vereceğime,
Hastamın bana açtığı sırları, yaşamını yitirdikten sonra bile gizli tutacağıma,
Tıp mesleğinin yüce geleneklerini ve saygınlığını, bütün gücümle koruyacağıma,
Meslektaşlarımı kardeşlerim sayacağıma,
Yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin, görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğime,
İnsan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime,
Bana gözdağı veriliyor olsa bile, tıbbi bilgimi, insan haklarını ve birey özgürlüklerini çiğnemek için kullanmayacağıma,
Kararlılıkla, özgürce ve onurum üstüne,
Ant içerim”.
Tıp etiği neden gereklidir? sorusuna bir diğer cevabın da Hekim Yemini olduğunu düşünüyorum: yasal bir zorunluluk olmasa da etik bir sorumluluk ile yemin etmemize neden olan faktörler, aynı zamanda tıp etiğine neden ihtiyaç duyduğumuzu da açıklıyorlar. Bugün de öncelikle güven sağlamak ve beraberinde tıbbın değer sistemini/ahlaki ölçütlerini dile getirmek ve hastalarla/toplumla olan ilişkilerimizi düzenlemek ihtiyacındayız, bunu sağlayacağımıza dair söz veriyoruz.
PEKİ BİZ NASIL İYİ HEKİM OLACAĞIZ?
Bugün tıp etiğine olan ihtiyaç devam ettiği gibi, değişen dünyada, tıp ve sağlık hizmetlerinin geldiği karmaşık yapıya cevaz verebilecek bütünlüğe ihtiyacımız var. İçinde yaşadığımız iklim krizi de düşünüldüğünde, artık gezegeni ve tüm canlılığı hesaba katmayan bir tıp uygulamasının da, tıp etiğinin de başarı şansı da yok.
Peki, böylesi kapsayıcılıkta bir “iyi hekimlik” nasıl öğrenilecek? Bu noktada, Dünya Tabipler Birliği’nin Tıp Etiği El kitabında, tam da bu yazının başlığındaki soruyu yanıtlayan bölüm akla geliyor: “Etik öğrenimi tıp öğrencisini, güç durumları tanıması ve sorunlarla akla yatkın ve ilkeli bir tutumla baş edebilmesi için hazırlar”.
Nitekim bugün geleceğin hekimlerinin karşılaşabileceği çok yönlü güç durumlar için, çok yönlü bir tıp eğitimi de değişen ihtiyaçlara uygun biçimde yapılandırılmıştır.
Tıp etiği neden gereklidir? sorusunun bir cevabı da burada bulunabilir; ülkemiz tıp eğitimi çekirdek müfredatında Mesleki Değerler ve Yaklaşımlar başlığında sayılan yetkinlik ve yeterliklerle ilgili her bir başlık, etiğin neden ihtiyaç olduğunu bize bir kez daha gösterir. Sadece mezuniyet öncesi tıp eğitimi Çekirdek Eğitim Müfredatının (ÇEP) son güncel halinde sayılanlar bile, tıp etiğine ihtiyacın geniş kapsamını belgeler niteliktedir.
Geleceğin hekimlerinden;
1. Mesleki Etik ve Profesyonel İlkeleri Benimseyen,
2. Sağlık Savunucusu,
3. Lider-Yönetici
4. Ekip üyesi ve
5. İletişimci olması beklenmekte, bu yetkinlik için çok sayıda konuda yeterlik kazanmaları hedeflenmektedir.
Ancak en derinde, hekimin ve tıp öğrencisinin bu kadar çok yönlü bir sorumlulukla donanması gerekmesinin nedenini felsefi bir bakış açısı açıklayabilir. Saffet Murat Tura’nın dediği gibi; “…tıp öğrencisinin genç bir insan olarak akranlarından farkları… ölümle yaşamın diğer yüzüyle burun buruna olmasıdır…” Tura, ölümle, hiçlikle bir mücadele olan mesleğimizin, bizi her an varlık ve hiçlik sorusuyla karşı karşıya getirdiği için felsefeye ihtiyaç duyduğumuzu söyler. Ona göre çağdaş bilim sayesinde yaşamın ve ölümün anlamını da kavramaya çalışmalıyız çünkü mesleğimiz ancak o zaman, yani varlık hakkında bir anlam araştırması da olduğunda bütün acılarına rağmen ifa etmeye değer bir hal alır. Onun deyimiyle; “…ölümle, zamanlılıkla, nihilizmle, anlamsızlıkla köklü bir mücadele olarak tıp, felsefenin bir uç karakolu olabilir yalnızca”
Bu değerlendirmenin felsefeyle iç içe bir disiplin olan etik için de geçerli olduğu ve esasen tam da bu ontolojik nedenle tıp etiğine ihtiyaç duyduğumuz söylenebilir…

KAYNAKLAR
1. WHO Director-General’s remarks at the ACT Accelerator Advocacy Event – 9 February 2022, https://www.who.int/director-general/speeches/detail/who-director-general-s-remarks-at-the-act-accelerator-advocacy-event-9-february-2022
2. Breen, K., Cordner, S., Thomson, C. ve Plueckhahn, V. (2010). Önsöz. İyi Tıbbi Uygulamada : Profesyonellik, Etik ve Hukuk (s. Xxii-Xxiv). Cambridge: Cambridge University Press. doi:10.1017/CBO9780511844935.002
3. Dünya Tabipler Birliği Tıp Etiği El Kitabı, Çev: Dr. M. Murat Civaner, TTB Yayınları, 3. Baskı 2017 Ankara, https://www.ttb.org.tr/kutuphane/tip_etigi_2017.pdf )
4. Prof. Dr. Nergis Erdoğan Hekime Felsefe Ne Gerek, İstanbul- Nobel Tıp Kitabevi, 2021
5. M. Bilgin Saydam, Hakan Kızıltan (Ed), Hekimin Filozof Hâli, İstanbul -İthaki Yayınları 2018

 


Bu İÇERİĞİ Paylaş!