Sağlık hizmeti sunumunda “aracılık” yasağı


  • Hekim Sözü Ocak-Şubat 2022
  • 810

Oya Öznur / Av, İstanbul Tabip Odası Hukuk Bürosu

Sağlık hizmeti, niteliği ve insan hayatındaki önemi nedeniyle diğer tüm iş kollarından ayrılmakta; başka alanlarda uygulanabilir kimi faaliyetler, sağlık alanında etik ve yasal kurallarla yasaklanmakta veya sınırlandırılmaktadır.
Reklam yasağı ve tanıtım faaliyetlerine getirilen sınırlandırmalar çeşitli örnekler üzerinden sıkça gündeme gelmektedir. Reklam yasağı ve tanıtım kuralları kadar gündem olmasa da, hekimler ve hastalar arasında aracılık etmek ve aracıdan yararlanmak da yasaklanmış faaliyetlerdir. Nitekim 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun “Tabiplere iş getirenler” başlıklı 64. maddesinde;
“Ücret ve herhangi bir menfaat mukabilinde tabiplere iş getirenler veya delalet edenlere, üç aydan bir seneye kadar hapis cezası verilir. Bu suretle hareket edenler memur iseler ceza yarısına kadar artırılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Bu yasak Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 12/c maddesinde,
“Tabip ve diş tabiplerinin; kendilerine hasta temini maksadıyla, eczacı, yardımcı tıbbi personel ve diğer herhangi bir şahsa tavassut (aracılık) ücreti ödemeleri caiz değildir.” denilmek suretiyle ifade edilmiştir.
Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nın 14. maddesinde de; “Hekim öteki hekimlere veya tetkik-tedavi kuruluşlarına maddi çıkar karşılığı hasta gönderemez. Hekim, hasta sağlamak amacıyla aracı kişilerden yararlanamaz.” denilerek kurala bağlanmıştır.
Görüldüğü gibi söz konusu kurallar, sadece hekimler ve sağlık kuruluşları için değil, üçüncü kişi ve kuruluşlar için de geçerli olan yaptırımlar getirmiştir. Bu düzenlemelerin amacı, hem mesleğin itibarını, hem de sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesini engelleyerek halkın sağlığını korumaktır. Buna karşın zaman zaman çeşitli şirketler tarafından, özellikle online platformlarda hekimlere abonelik paketleri satılmak istendiği, “yeni iş fırsatı” konulu paylaşımlar yapıldığı, belirli sayıda hasta başvurusu garanti edildiği, hastalar ve hekimler arasında ücret/komisyon vb ödemeler karşılığında randevular organize edildiği görülmektedir.
Bu durum, hekimler açısından meslek etiği kurallarına aykırı olduğu gibi, bu faaliyetleri yürüten kişi ve kuruluşlar açısından da 6023 sayılı Kanun’un 64. maddesinin ihlali niteliğindedir. İstanbul Tabip Odası’na bu yönde ulaşan şikayetler veya re’sen tespit edilen ihlaller üzerine Hukuk Büromuzca ilgili savcılıklara bildirim yapılmaktadır.
20 Kasım 2020 tarihi itibariyle de online alışveriş platformu www.migros.com.tr isimli internet sitesinde, “satılan ürünler” arasına “tıbbi danışmanlık hizmeti”, “uzman hekim”, “diyetisyen” ve “psikolog” eklendiği; basın bültenleriyle de “alanında deneyimli uzman hekimlerle görüntülü görüşmek isteyenlerin, Türkiye’nin 81 ilinde bulunan Migros mağazalarının kasalarından ve Migros Sanal Market’ten alacakları PNR kodları ile Anadolu Sağlık Merkezi’ni arayarak randevularını kolaylıkla oluşturabilecekleri” şeklinde duyuru yapıldığı öğrenilmiştir.
Hem 6023 sayılı Kanun’un 64. maddesinde düzenlenen aracılık yasağını ihlal eden, hem de hekimlik mesleğinin itibarını zedeleyen bu pazarlama işlemi, hekimlerden ve meslek örgütünden gördüğü haklı tepki nedeniyle, ilgili şirket tarafından aynı gün sonlandırılmak zorunda kalmıştır.
İstanbul Tabip Odası adına İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığımız şikayet neticesinde soruşturma yürütülmüş ve ilgili departman yöneticisi hakkında dava açılmıştır. Dava, İstanbul Anadolu 67. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmüş ve 21 Aralık 2021 tarihinde sonuçlanmıştır. Kararda; “…sanığın suç tarihinde yetkili olduğu şirketin alışveriş sitesinde; böyle bir kanuni yetkisi olmamasına rağmen tabiplere iş getirmek için fiyatlandırmada bulunmak suretiyle üzerine atılı 6023 sayılı kanuna muhalefet suçunu işlediği sabit bulunmuş ve sanık hakkında 6023 sayılı kanunun 64/1. maddesi uyarınca mahkumiyet kararı verilmiştir.
Sanığın herhangi bir tabibe iş getirdiği veya buna delalet ettiğine dair kesin bir delilin dosya arasında bulunmadığı dikkate alındığında kamu davasına konu suçun teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşıldığından, hükmedilen cezaya 5237 sayılı TCK’nın 35/2 maddesi uyarınca indirim uygulanmıştır.” gerekçesine yer verilmiş ve netice olarak sanığa 1 ay 25 gün hapis cezası verilmiştir. Sanığın sabıkasız oluşu ve verilen cezanın miktarı gözetilerek hükmün açıklanması geri bırakılmış, sanık 5 yıl denetim süresine tabi tutulmuş ve karar bu şekilde kesinleşmiştir.
Benzer ihlaller konusunda da hukuki girişimler gerçekleştirilecektir.


Bu İÇERİĞİ Paylaş!