6331 Sayılı Yasa, Kamusal Bir Anlayışla Yeniden Ele Alınarak Değiştirilmelidir!


  • Temmuz 01, 2022
  • 1768

20.06.2012 tarihinde kabul edilen, 30 Haziran 2012 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan ve 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6331 Sayılı İş Sağlığı Güvenliği Yasası’nın kabulünün üzerinden 10 yıl geçti. Geçen 10 yıllık süreçte iş güvenliği uzmanları ve meslek örgütleri tarafından, bu yasanın işçi sağlığına olumlu katkısı olmayacağı, işçiler için sağlıksız bir iş ortamı yaratacağı ve işyeri hekimlerine güvencesiz bir iş ortamı getireceği defalarca dile getirilmesine rağmen, geri adım atılmamış, ilgili Kanun beklentileri karşılayamadığı gibi, işçileri iş kazası ve meslek hastalıklarından koruyamamış, daha iyi bir çalışma ortamı sağlayamamış ve işyeri hekimlerinin sorunlarını da artırmıştır.

Bu kapsamda 30 Haziran 2022, Perşembe günü DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve TDB’nin çağrısıyla İstanbul Tabip Odası Cağaloğlu Binası Sevinç Özgüner Toplantı Salonu’nda bir Basın Toplantısı düzenlendi.

Toplantıda açılış konuşmasını yapan Dr. Nazmi Algan, 6331 sayılı işçi sağlığı iş güvenliği yasasının 10. yıldönümünde, alanın temsilcileriyle, görüşlerini ve yasanın getirdiklerini-götürdüklerini değerlendirmek üzere toplandıklarını dile getirdi. Ardından söz alan İstanbul Tabip Odası Başkanı Dr. Nergis Erdoğan da, iş sağlığı iş güvenliği konusunun sağlık alanındaki önemli sorunlardan biri olduğunu, bu nedenle basını ve kamuoyunu bilgilendirme gereği doğduğunu belirtti.

Katılımcı kurumlar adına temsilciler sırasıyla konuşmalar yaptılar ve kendi alanları üzerinden yaşanan sıkıntılardan bahsettiler.

6331 SAYILI YASADAN SONRA 17.900 İŞÇİ “İŞ CİNAYETLERİ”NDE ÖLDÜ

DİSK İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Dairesi Müdürü Tevfik Güneş; geçen 10 yıllık süreçte yasanın nasıl işlemediğini gördüklerini, allayıp pullanarak sunulan ve iktidar eliyle 40’a yakın değişiklik gören yasanın, çalışanları bugün yaşayamaz hale getirdiğini; güvencesiz, taşeronlaştıran, piyasa aktörlerinin baskısıyla sendikasızlığa mahkûm edilen çalışanların hakları için DİSK olarak her alanda protesto ettiklerini ve mücadeleye devam edeceklerini söyledi.

İstanbul Dişhekimleri Odası adına konuşan Dt. Hikmet Arısal; Dişhekimlerinde toplu çalışma olmadığı, nerdeyse bütün dişhekimleri kendi muayenehanelerinde çalıştığı için, bu sıkıntıyı çok farklı boyutlarda yaşadıklarını; bir iş güvenliği uzmanı istihdam edildiğini ancak ortada alana dair hiçbir emek ve çabanın olmadığını anlatarak, ‘Türkiye’de her mevzuda olduğu gibi bu alandaki çarpıklık da ortadadır’ dedi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kol Yürütmesi adına konuşan Dr. Celal Mestçioğlu: “6331 sayılı işçi sağlığı iş güvenliği yasası 10. yılında. Yasanın amacı iş kazalarını azaltmak iken, 2021 yılında 2170 işçi iş kazaları sebebiyle hayatını kaybetmiş, iş cinayetine maruz kalmıştır. Yasanın başarılı olmadığı ortada. 6331 sayılı yasa Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri (OSGB) yoluyla kamudan çalarak taşeronlaştırmaya ve sömürüye yol açmış, işçinin işyerlerindeki sorunlarını da katmerleştirmiştir. Yasanın yeniden düzenlenmesi için, alanın örgütleri de dinlenmeli, müdahale edebilmeli ve OSGB’ler kaldırılmalıdır.”

TMMOB adına konuşan İKK Sekreteri Seyfettin Avcı: “6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Yasası’nın 10. yılında iş cinayetlerine dur denilememiş, aksine her yıl hayatını kaybeden emekçilerin sayısı artmıştır. Mevcut yasa, sermayedarları güvence altına alırken tüm sorumluluğu ve yükü iş güvenliği uzmanlarına ve iş yeri hekimlerine yıkmaktadır. Mevcut yasa, denetim eksiklikleriyle birlikte emekçilerin sağlığı ve yaşam hakkını korumaktansa, patronların sorumluluktan kaçınma ve daha fazla kar etme koşullarının güvencesi haline gelmektedir… 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Yasası, emek meslek örgütlerinin ve üniversitelerin görüşleri alınarak, acilen kamucu bir anlayışla güncellenmelidir.”

KESK adına İstanbul Şubeler Platformu sözcüsü Ayfer Koçak: “İş sağlığıyla ilgili görevlendirilmiş arkadaşların kendi durumları netleşmeden, bağımsız olmadan sorunun çözümünü yapamayacakları çok açık. Bütün kurumlarda, sendikalar da dâhil, deneylemeyi seçtiğimizde bağımsız olmasına özen gösteririz. Oysaki şu anda, maalesef bu yasayla beraber, iş sağlığı güvenliğinden sorumlu arkadaşlar bağımlı olarak çalışıyorlar. Emekçilerin durumlarının uygun olup olmamasından ziyade işverenin işine yarayacak şekilde rapor düzenliyorlar. Zaten kendisi de esnek çalışırken, iş güvencesi yokken, o şirkete bağımlı çalışırken ve ücretini oradan alırken, o kişinin o işletmeye rağmen bir rapor çıkarması mümkün değildir. Şu anda yaşanan tüm sorunların, herhangi bir azalma ya da düzelme olmamasının altında bu işletme mantığı yatıyor. Bağımsız, denetlenebilir bir sürecin işletilmesi gerekir. İş güvenliği uzmanları bağımsız olmalı ve kamu tarafından istihdam edilmelidir.“

Son olarak kurumlar adına ortak basın açıklamasını Dr. Nazmi Algan okudu.

Basın Açıklaması İçin Tıklayınız.


Bu HABERİ Paylaş!