Güzellik İdeolojisi: Güzellik Bakan Gözün Egemenliğindedir
- Hekim Sözü Ocak-Mart 2024
- 377
Kadınlar ve kadın örgütleri, Türk Tabipleri Birliği Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu’nun da içinde olduğu Eşitlik İçin Kadın Platformunu oluşturarak iki yılı aşan bir süredir mücadele ve direnişlerini sürdürüyor.
Pınar Bekdemir
Hiçbir beden salt doğal değildir. Zaman ve mekâna bağımlı, boyalar, dövmeler, sünnet ve benzeri izlerle, nasıl yürüdüğümüz, nasıl yediğimiz, nasıl konuştuğumuzla şekillenen sosyal bedenlerdir. Ama yine de kadın bedeni doğayla daha ilişkili bulunmuştur. Erkeklerin akıl, fikir ve eylemle; kadınlarınsa beden ve duygularla eşleştirildiğini biliyoruz. İlk bakışta regl olan, hamilelik ve doğum yaşayan kadınların doğayı bedenlerinde daha görünür bir şekilde taşıdığı düşünülse de, erkeklerin hareketli bir cinsel organları olmasının, boşalmalarının, ses değişikliğinin, saç dökülmesinin onları nasıl doğal beden olmaktan uzaklaştırmış olduğunu anlayamayız. Eski Yunan’da erkekler için de güzellik standartları olsa da, günümüzde güzellik hemen hemen tüm kadınlar için bir baskı aracı olurken, erkekler için zeka sapyoseksüel teriminde ifade bulan birincil cinsel çekici özellik olabilmektedir.
Güzellik algısal haz uyandıran bir duyum olarak tanımlanır. Tabiatın güzelliği evrimsel açıdan amaçlı bulunurken, sanatın güzelliği amaçsız bulunmuş, sevdiğin şeyin mi, iyi olanın mı güzel, güzel olanın mı iyi ve sevilebilir olduğu tartışılagelmiştir. Kadın güzelliğine ilişkin kriterlerin de tıpkı çiçekler ve kuşlarda olduğu gibi evrimsel açıdan faydalı olduğu, sağ kalmaya yardımcı olacak özelliklerin cinsel istek uyandırdığı iddia edilmiş, seçici erkeklerin doğurgan, sağlıklı dişileri bu özellikleri sayesinde ayırt edebildiği öne sürülmüştür. Kadınlarda kılsızlık beklentisinin örneğin yoğun çaba gerektirdiği ve evrimsel hiçbir fayda sağlamadığı ve gerçek, doğal bedenlerle uyuşmadığı aşikâr. Erkeklerin bu evrimsel fayda güden güzellik kriterlerini hala benimsiyor olmalarına karşın, kadınların neden erkekleri sağlıklı ve üretken erkek kriterlerine göre seçmeyip zekâya önem verdiklerini bilmiyoruz. Evrimde büyük bir kırılma değilse bu, güzellik kriterlerinin zamana ve mekana bağlı olmuş olduğunu hatırlayabilir ve kadınları baskı altında tutan araçlardan biri olduğunu görebiliriz.
Güzellik standartları kadınlar için zaman içinde şişman, yuvarlak hatlardan uzun ve ne kadar zayıf o kadar iyiye; ince kaş, ince dudaktan kalın kaş ve kalın dudaklara, küçük memelerden büyük memelere, dar kalçalardan geniş kalçalara, bebek surattan ince bir yüze değişip durmuştur. Günümüzde ise küreselleşmiş dünyada güzellik kriterleri standardize olmuştur. İdeal kadın bedeni uzun boylu, çok zayıf ama büyük memeli ve geniş kalçalı, beyaz tenli ama kalın kaşlı ve tabii kılsız, kalın dudaklı ama ince yüzlü olarak tarif edilmekte ve doğal güzellikten, hatta doğal duran güzellikten doğal olarak sahip olunamayacak bir bedene işaret etmeye evrilmektedir. Doğal olmayan ve gerçek bedenlerle örtüşmeyen bu ideale erişim bu iş için zaman ve para ayırabilecek ve kendisini alt sınıftan görünür işaretlerle ayırmak isteyen üst sınıf için mümkündür. Sosyal statüsünü yükseltmek, kariyerde ilerlemek isteyen alt-orta sınıf ise güzelliğin hayalini kurabilir, zaman zaman iki işte birden çalışarak cerrahi işlemlerin ucuz olduğu ülkelerde güzelliği satın alabilir.
Güzellik standartları üst sınıfın sahip olduğu ayrıcalıklar üzerine inşa edilmiştir. Alt sınıf açlıktan bir deri bir kemikse şişman olmak, hatta karnında yastıkla tablonu yaptırmak, alt sınıf kötü beslenmeden şişmansa spora giderek, özel diyetler yaparak zayıf kalabilmek, alt sınıf güneşte çalışmaktan yanık tenliyse evden çıkmaya hiç ihtiyaç duymayarak soluk tenli olabilmek, ama alt sınıf solgunsa o zaman da tatillerde bronzlaşmak gibi üst sınıfın sahip olduğu imtiyazlara göre standartlar şekillenmiştir. Yani kısacası güzel olan yoksul olmayandır.
Güzellik standartlarına ilişkin aristokrasinin bilgisi zamanında tablolara ulaşamayan halka fotoğraflar, dergiler ve televizyon yoluyla aktarılmış, günümüzde sosyal medya ile aktarım süreklilik kazanmıştır. Bir hegemonya, ideoloji olarak güzellik cinsiyet ve sınıfın yanı sıra yaş ve ırk ayrımcıdır. Hindistan’da yaygın olan cilt beyazlatma, siyah kadınların saç düzleştirmeleri, Çin’de göz kapağı ve çene ameliyatları ve her ülkede artık sağlık piyasasında hatırı sayılır bir yeri olan yaşlanma karşıtı uygulamalar, meme büyütme, kalça estetiği, vajina estetiği, karın yağlarını aldırma kadınların beyaz batılı görünüme kavuşmak için başvurduğu işlemlerdir. Sosyal medyada çok tutmuş ‘’aslında çirkin değilim, sadece yoksulum’’ ifadesine gerçekten çirkin değilim sadece biraz yaşlıyım veya Asyalıyım, Ortadoğuluyum veya Afrikalıyım benzeri açıklamaları ekleyebiliriz. Ayrımcılıkları piyasadan satın aldığımız işlemlerle bireysel olarak yok edebileceğimiz hayali belki de satılan en başarılı üründür.
Biz kadınların hangi meslekten olursa olsun kamusal alanda değer görebilmelerinin yollarından biri güzellik yatırımlarıdır. Sadece cinsel açıdan çekici bulunarak partner seçmede avantajlı olmak değil, kendine saygı duymanın, kendine bakmanın kadınlarda kıllarını almak, makyaj yapmak, yaşlılığın izlerini silmek, zayıf olmak benzeri görünümleri vardır. Güney Kore’de bir otobüsteki reklam “Sizin dışınızda herkes yaptırdı” sözleriyle kadınlara sesleniyor. Neyi yaptırdıklarını tam olarak bilmiyoruz ama değerli bulunmayı değerli görünerek satın almak gerektiğini biliyoruz.
Gezegenimizde bir gözlemci olarak bulunmadığımız için ne güzellik baskısının tam olarak dışında kalabiliriz, ne de kriterlere uyarak daha çok sevilebileceğimize, daha mutlu olabileceğimize inanabiliriz. Ne doğal olmanın ahlaki baskısı, ne de piyasanın dolandırıcılığı! Klişe ama kadınlarda da güzellik tıpkı erkeklerde olduğuna inanıldığı gibi:) içle ilgili, içeriden gelen, dışarıya yansıyan ve bedenlerimizi bir yolculuk olarak yaşamamıza izin verecek açıklık ve güvenle ilgili. Ursula K.Le Guin’in güzelliğin cilt düzeyinde değil de, kemiklerle ilgili olduğu, insanın kim olduğuyla ilgili olduğu kavrayışı bizlere umut ve güven versin dilerim.