Serbest çalışma hakkı ve mesleki bağımsızlıktan vazgeçilemez! - Hasan Oğan*


  • Hekim Sözü Ekim-Aralık 2022
  • 461

Muayenehane hekimleri bugüne dek hastalarını gerektiğinde yasalar ve yönetmeliklerdeki hükümler çerçevesinde özel sağlık kuruluşlarında da tedavi edebilmekteydi. Bu herhangi bir kısıtlama olmaksızın yasalarla belirlenmiş bir haktır. Yeni yönetmelik değişiklikleri ile bu hak ortadan kaldırılmaktadır.

Türkiye’de 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında uygulanmaya başlanan neoliberal sağlık politikaları (SDP) 2002 yılında AKP’nin iktidarı ile hızlı ve radikal bir şekilde hayata geçirildi. Bu süreçte tüm hekimler hak kayıplarına uğradı. Yasalarca belirlenen ve korunan temel mesleki haklar tek tek kaldırıldı, yok edildi. Kamusal sağlık hizmeti yerini giderek özel sağlık sektörüne devretti.
Tüm bunlar yaşanırken tekelci sağlık sermayesi (zincir hastaneler) devletin her türlü desteği ile gelişti. 1980 yılında 75 olan özel hastane sayısı 2022 yılında 571’e çıktı. Müteahhit sağlık sermayesi de şehir hastaneleri üzerinden sağlık hizmeti sistemine girdi.
Bu noktada muayenehane hekimleri önemli bir konuma gelmiştir. Çünkü zincir hastaneler ve şehir hastaneleri kronik olarak hekim istihdam sorunları yaşamaktadır. 7000 adet muayenehane hekimi sağlık sermayesi için birçok açıdan oldukça önemli bir potansiyeldir.
Sağlıkta Dönüşüm Programında hekimlerin yeri “çalışan-ücretli hekim” olarak kurgulanmış ve planlanmıştır. Sağlık sermayesi bu planını siyasi iktidar aracılığı ile adım adım uygulamakta ve hekimlerin mesleklerini serbest olarak yapabilme olanağı buldukları muayenehaneler başta olmak üzere tıp merkezi, poliklinik, laboratuvar, müessese gibi sağlık kurumlarını istememektedir. Bu anlayışa bağlı olarak ta Sağlıkta Dönüşüm Programının içerisinde muayenehanelere ve tabi ki serbest çalışan hekimlere yer yoktur.
Sağlık hizmetinin üretilmesinde temel ilişki hasta – hekim ilişkisidir. Muayenehaneler bu en temel ilişki ortamında hekimlerin mesleklerini Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi ve Hasta Hakları Yönetmeliğine uygun olarak yürüttüğü, geleneksel kurumlardan biridir. Hekim burada mesleğini, kendi alanındaki bilgisini, kendi belirlediği zaman dilimine uygun biçimde icra eder. Muayenehane; hekimin yaşamının herhangi bir döneminde bağımsız, kendine özgü, serbest çalışmak isteyebileceği, kendini ifade edebileceği bir kurumdur.
Muayenehane hekimleri bugüne dek hastalarını gerektiğinde yasalar ve yönetmeliklerdeki hükümler çerçevesinde özel sağlık kuruluşlarında da tedavi edebilmekteydi. Bu herhangi bir kısıtlama olmaksızın yasalarla belirlenmiş bir haktır. Ancak 06 Ekim 2022 tarihinde yayınlanan Yönetmelik değişiklikleri ile bu hak ortadan kaldırılmaktadır.
Bu yönde özel sağlık sermayesinin muayenehanelere yönelik Sağlık Bakanlığı üzerinden iki önemli saldırısı söz konusudur.
Birinci saldırı 03 Ağustos ve 25 Eylül 2010 da, ikincisi ise 06 Ekim 2022 tarihinde yönetmelik değişiklikleri ile olmuştur. Saldırılarda dünyanın en eski, en zor ve en özerk mesleğinin bağımsızlığı ve serbest meslek hakkı yok edilmek istenmiştir.
2010 yılındaki saldırıda yeni muayenehane açma koşulları zorlaştırılırken, diğer yandan da bir yıl içerisinde istenen koşulları sağlayamayan mevcut muayenehanelerin tümü kapatılacaktı.
Böylece özel sağlık sermayesi kendisiyle rekabet eden muayenehane hekimlerinin çalışma alanlarının en asgari düzeye indirilmesini ve muayenehanesini kapatmak zorunda kalan ya da muayenehane açamayan hekimlerin de kendi güdümünde çalışmalarını sağlamış olacaktı.
İkinci saldırıda 06 Ekim 2022 tarihli Yönetmelik değişikliği, mevcut muayenehanelerin özel sağlık kuruluşları ile kısıtlı miktarda sözleşme yapma zorunluluğu getirmektedir. Böylece muayenehane hekimlerinin hastaları açısından özel sağlık kuruluşlarından yararlanmaları engellenmekte ve bir şekilde kapanmaları hedeflenmektedir. Hastalarını özel sağlık kuruluşlarında tedavi edemeyecek olan hekimler zorunlu olarak kapanacaktır.
Yönetmelik değişiklikleri, 2010 yılında olduğu gibi hiçbir bilimsel bir açıklama getirmeden ve haklı gerekçe göstermeden hekimlerin serbest meslek hakkını fiili olarak yok etmektedir.
Değişiklik, muayenehane hekimlerinin özel sağlık kurumlarında tedavi yapabilmelerini birçok koşula bağlamıştır.
• Sözleşme için sağlık kuruluşunda boş uzman kadrosunun bulunması gereklidir.
• Bir hekim yalnızca bir sağlık kuruluşu ile bir yıllık sözleşme imzalayabilecektir.
• Sağlık kurumları ancak mevcut karolarının %15’i kadar hekimlerle sözleşme yapabilecektir.
• Aynı branşta birden fazla hekimle sözleşme imzalanmak istemesi durumunda, ilgili branşın toplam kadro sayısının üçte birinden fazla uzman hekim ile sözleşme imzalanamayacaktır.
Bu koşullar karşısında “hastane patronu tarafından seçilmiş” çok az sayıdaki şanslı hekim sağlık kuruluşu ile sözleşme imzalayabilecektir.
Hekimlerin muayenehane açma özgürlükleri kamu ve özel sağlık sektöründeki çalışma koşullarını, ücretlerini belirlemede önemli bir faktördür. Hekimin bu özgürlüğü ortadan kaldırıldığında hekimin çalışma alanı sadece kamu ve özel sağlık kurumları olarak sınırlandırılmış olacaktır.
Hekimlerin mesleklerini serbest olarak sürdürebilmeleri ve mesleki bağımsızlıklarını koruyabilmeleri açısından hekimlerin serbest meslek hakkı önemlidir. Bu seçeneğin ortadan kalkması halinde hekim, gittikçe ticarileşen, özel sağlık sektörü gibi davranan kamu sağlık kurumları ve de özel sağlık sektörünün ücretli çalışanı olmaktan ve dayatılan ağır koşullardan kendisini koruyamaz hale gelecektir.
Yönetmelik değişikliği ayrıca hastaya sağlık kurumu ile sözleşme imzalamış hekimler dışında istediği herhangi bir hekimi seçme özgürlüğünü ortadan kaldırmaktadır. Yine hekimin hastanın sosyo-ekonomik koşullarına bağlı olarak tanı ve tedavisini yürütülebileceği sağlık kuruluşu seçimi de söz konusu olmayacaktır.
Hastaların sağlık kurumunu seçmesinde SGK ve özel sağlık sigortası sözleşmesinin olup olmaması, A, B, C gibi sınıflandırmalar, ulaşım ve ekonomik olanakları önemli kriterlerdir. Değişiklik öncesi muayenehane hekimi hastanın koşullarına uygun sağlık kuruluşunu ve tedavisini hastayla birlikte düzenlerken, değişiklik sonucu bu seçme hakkı tamamen ortadan kalkmış olacaktır.
Yönetmelik değişikliği geri çekilmez ve muayenehaneler kapatılırsa;
• Tüm hekimler bir daha kazanamayacakları serbest meslek haklarını (çalışma hakkı) kaybetmiş olacaklardır.
• Özel sağlık sektöründe ya da kamu da çalışan hekim herhangi bir olumsuzluk karşısında muayenehane açma hakkını ve düşüncesini artık unutmak zorunda kalacaktır.
• Tüm hekimler, Sağlık Bakanlığı (şehir hastaneleri sermayesi) ve özel sağlık sermayesinin birlikte belirleyeceği çalışma ve ücretlendirme kurallarının dışına çalışamayacaklardır.
• Çalışmak isteyen (işsiz) hekim sayısının artmasına bağlı olarak hekimler arası rekabet artacak, hekim emeği ucuzlayacaktır.
Bu değişiklikte hiçbir bilimsel çalışma ve hiçbir kamu yararı söz konusu değildir. Toplum bu kaotik ortamdan ve sonuçlarından zarar görecektir. Şu anda tedavi süreçlerini takip eden hekimlerinin yarın özel hastane ile sözleşme yapamaması halinde ortaya çıkacak durumla ilgili hastalar tedirginlik ve kaygı içindedir.
Sorun bugün sadece muayenehane hekimliği yaparak mesleklerini sürdüren hekimlerin sorunu değildir. Sorun, ülkemizde “iyi ve onurlu hekimlik” yapmak isteyen her hekimin sorunudur. Hekim olarak bağımsız ve serbest çalışabilmek için var olan haklar sonuna kadar savunulmak zorundadır. Çünkü bugüne dek kaybedilen tüm hakları geri almak neredeyse artık imkânsızdır. Herhangi bir nedenle hekimlik mesleğini serbest olarak yapma ihtiyacı hissedildiğinde bu hak, hiçbir zorlayıcı etken, engel olmadan kullanabilmelidir. Bu nedenle mevcut haklar tüm hekimler tarafından korunmalı ve savunulmalıdır.
Tüm bu yaşanan gerçekler karşısında hekimler; ancak meslek örgütleri ile var olabileceklerini bilmek ve de meslek örgütlerine sahip çıkarak hekimlerin serbest meslek hakkını yok eden bu sürece karşı yürütülen mücadeleye destek olmalıdır.

*Dr., İTO Özel Hekimlik Komisyonu


Bu İÇERİĞİ Paylaş!