Kurak Günler - Yasemin Demirci*
- Hekim Sözü Ekim-Aralık 2022
- 785
“Kurak Günler”, bir süredir kuraklık sorunuyla boğuşan Yanıklar Kasaba’sına yeni atanan genç savcı Emre’nin belediye başkanı Selim, yerel gazeteci Murat ve kasabanın eşrafıyla yaşadığı çekişmeleri konu alıyor.
Emin Alper, yurtiçi ve yurtdışında ödüller alan ilk üç filmi “Tepenin Ardı” (2012), “Abluka” (2015) ve “Kız Kardeşler” in (2019) ardından, dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde yaptı. Yönetmen “Kurak Günler” in anlatısını obruk etrafında kurarak yaptığı bu politik gerilim filmi ile bir kez daha seyirciyi etkiliyor.
Film, dünya gösteriminin ardından Antalya Film Festivali’nde gösterimleri sırasında T.C Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın filme verdiği desteği geri istemesiyle de tartışıldı. Dünyanın hiçbir yerinde kamu fonlarıyla desteklenen bir filme senaryo değişikliği bahane edilerek, verilen destek geri istenmemiştir. Bu film özelinde sansürde bir ilke imza atıldığını da görmüş olduk.
Pek çok uluslararası film festivalinde Türkiye Sineması’nı temsil eden Kurak Günler’in başarısı da böylece cezasız kalmadı. Ancak 19 Aralık 2022’de vizyona giren filmin açılışını sadece o hafta sonu 51.371 izleyici ödüllendirdi.
Film son derece etkileyici bir sekansla açılıyor; kamera dev bir obruğun başında Savcı Emre (Selahattin Paşalı) ile Hakime hanım Zeynep’e (Selin Yeninci) yaklaşıyor ve film seyircisini ilk saniyelerde içine alıyor.
Savcı Emre kasabaya girdiği anda yaban domuzu avından dönen bir konvoyun ölü hayvanı kanlar içinde kasabanın yollarında sürüklemesine ve herkesin havaya ateş edişine tanık oluyor. İşte o anda bizi bildiğimiz bütün hayvan, insan ve kadın katliamlarının çağrışımlarıyla kırmızı çizginin üzerinde yerden yere vuruyor.
Savcı sabah suların kesik olduğunu fark ederek kasabanın yakınındaki göle yıkanmaya gider. Çorak, üzerinde tek bir çalının bile yetişmediği çıplak toprağın üzerinde, bu defa da sadece iki tekerlek izinin çizdiği bir yolda Savcı Emre’ye eşlik ediyorken sanki hikayenin ana meselesi su projesinin etrafında dönecekmiş gibi her gün tanığı olduğumuz ekolojik yıkımlar çağrışım alanımıza giriyor.
Emre sudan çıktığında, motosikletiyle peşinden gelmiş olan Murat’la (Ekin Koç) tanışır. Emre’nin çıplaklığını izleyen Murat’ın orada yüzmenin tehlikeleri konusunda onu uyarması ile biz de Emre ile birlikte güvercin tedirginliğini yaşıyoruz.
Ardından ziyafet, soruşturma, gözaltılar ve seçim… Yaşadığımız gerçekliklerin bir büyük fotoğrafı… Yolsuzluk, yozlaşma, ırkçılık, linç, kadına şiddet, taciz ve tecavüze uzanan o kırmızı çizgi ile finalini izleyerek çıkıyoruz.
*Dr., Hekim Sözü Yayın Kurulu Üyesi