Çağdaş Hekimler Birliği
- Hekim Sözü Ocak-Mart 2024
- 530
Gazi Zorer / Çağdaş Hekimler Birliği
Çağdaş Hekimler Birliği grubumuz; hekimlik mücadelesinde; emeği merkeze alan, katılımcı ve kapsayıcı, demokratik, laik, sosyal hukuk devletine sahip çıkan bir anlayışa sahiptir. Meslek odamızın siyasal olarak bağımsızlığını savunuyoruz.
Grubunuzu ve kendinizi bize tanıtır mısınız?
Çağdaş Hekimler Birliği grubumuz; hekimlik mücadelesinde; emeği merkeze alan, katılımcı ve kapsayıcı, demokratik, laik, sosyal hukuk devletine sahip çıkan bir anlayışa sahiptir. Meslek odamızın siyasal olarak bağımsızlığını savunuyoruz. Hekim hakları ve toplum sağlığı için etkili politikalar üretmeyi hedefliyoruz. Güçlü bir meslek birliği olabilmemiz için tüm hekimlerin tabip odalarına üye olmalarını başarmalıyız. Bunun için, hekimleri aktif katılım sağlayarak, emeğine, meslek odasına ve ülkesine sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Odalarımızda uygulanan kimlikçi siyaset tarzını, bir siyasi partinin arka bahçesi olma anlayışını reddediyoruz. Bunun yanı sıra “yandaş oda” hedefleyen siyasi iktidar destekçilerine şiddetle karşı çıkıyoruz. Hekim haklarının korunmasının olmazsa olmaz şartı bağımsızlığımızdır. Hiçbir siyasi yapıya yandaşlık kabul edilemez.
Tabip odalarının artık hekimlerin acil sorunlarına odaklanması gerektiğini, hekim sorunlarının çözümü için emek eksenli olarak tüm hekim kategorilerinde mevcut hekim sendikaları ve derneklerini bir araya getirmenin şart olduğunu vurguluyoruz.
Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan, bilim karşıtı tutum ve uygulamalara karşı duracak çağdaş bir tabip odası için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Tüm hekimlik kategorilerini temsil eden birliğimizi “Hekimlerin İstanbul İttifakı” olarak tanımlıyoruz.
Hekim sorunları için bugüne kadar yapılan reaktif mücadele tarzını kökten değiştireceğiz. Proaktif yönetim tarzına geçeceğiz. Bu ne demek? Mevcut sorunlarımız ve çözümler için yapabileceklerimize dair proje bazlı derinlemesine çalışmalar yapacak çalışma gruplarımız olacak. Bu gruplar gerekli verilere bilimsel yöntemlerle ulaşacak, swot analizlerini yapacak. Çözüme yönelik yol haritalarını tespit edecek ve yönetim kurulu kararı ile çalışmaları başlatacağız. Gündelik olarak bizim dışımızda gelişen nesnel sağlık ortamında uğradığımız her türlü saldırılara karşı tabii ki kendimizi savunmaya devam edeceğiz. Ancak esas çalışma aksımızı biz belirleyeceğiz. Ana stratejimize uygun eş zamanlı çalışmaları kendi irademizle yürüteceğiz.
Esas hedefimiz güçlü bir tabip odasıdır. Odanın gücü iki temel faktöre bağlıdır. Birincisi hekimleri ne kadar kapsadığı (halen %50 civarında üyeye sahibiz, hedef %100 olmalı) ve ne kadar üyenin aktif desteğini alabiliyoruz. Bunun da kanıtı seçimlere katılan üye yüzdesi. Halen %11’lerde olan bu oranı giderek en az %50’lere çıkarabilmeliyiz. Bu rakamlara ulaşamadığımızda kamu otoritesinin bizi dikkate alacağını sanmıyoruz. Zaten onların da istediği bu. Zayıf toplumsal gruplardan oluşan bir toplumu yönetmek daha kolay. Meslek kuruluşumuzun kimi söylemleri ve katılımsız eylemleri de “marjinal” olarak tanımlanıp göz ardı edilebilir algısının yerleştirebilmesine kolaylık sağlıyor.
İkincisi alanımızda gerçekten bilimsel verilere dayanan objektif bilgiyi üretmek ve kamuoyu desteğini sağlamaktır. Toplumda saygın bir kuruluş olarak yer almaktır. Bunun kısmen pandemi sürecinde yapılabildiğini gördük. Tabip odaları ve Türk Tabipleri Birliği toplumda en güvenilir ve saygınlığı olan bir kuruluş haline gelmelidir ve öyle kalmalıdır. İnsanların hayatlarını emanet ettiği hekimlerin meslek kuruluşu rakipsiz birinci sırada olmalıdır.
“Çağdaş Hekimler Birliği”mizin temel değerleri şunlardır:
Emekten yana olmak. Hekimler emeklerinin gerçek karşılığını almalıdır. Çağdaş Hekimler Birliği kamuda, özelde ya da bağımsız çalışma halinde, eğitim aşamasında, aktif çalışırken ve emeklilikte hekimlerin yeterli ekonomik şartlara sahip olmaları için mücadele eder. Başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm emekçiler ile dayanışma içinde olur.
Hekimlerin çalışma özgürlüklerini savunmak. Çağdaş Hekimler Birliği hekimlerin bağımsız çalışabilmeleri için, tıbbi karar almada bağımsız davranmalarına karşı hekimler üzerinde kurulmak istenen her türlü baskıya karşıdır. Kamuda ve özelde idari baskılara, ciro baskılarına, malpraktis, tazminat tehditlerine karşı mücadele eder.
Eşitlik : Çağdaş Hekimler Birliği adil bir sağlık sistemini savunur. Hekimler arasında fırsat eşitliği, liyakata dayalı objektif görevlendirme ve yükseltme kriterlerinin uygulanması, her düzeyde haksız rekabetin önlenmesini ister. Hastalara eşit davranmayı, hizmet sunumunda tıbbi temelli eşit yaklaşımı savunur. Koruyucu, tedavi edici ve esenlendirici tıp hizmetlerinde halka yeterli düzeyde sağlık hizmetinin ulaşılabilir, nitelikli, eşit bir şekilde verilmesini talep eder.
Dayanışma. Çağdaş Hekimler Birliği “Çağdaş Hekimlik Değerleri” çerçevesinde tüm hekimleri bir araya getirmeyi hedefler. Uzmanlık dernekleri, hekim sendikaları, sağlık alanındaki paydaş örgütlenmeler ve meslek kuruluşları ile birlikte olmaya çalışır.
Nitelikli, bilimsel tıp eğitimini ve uygulamalarını sahiplenmek. Çağdaş Hekimler Birliği ülkemizde tıp eğitiminin kalitesinin yükseltilmesini, yeterli olmayan tıp fakültelerinde eğitimin durdurulmasını, yetersiz eğitim hastanelerinde uzmanlık eğitimi yapılmamasını savunur. Bilim dışı uygulamaların gerek eğitim kurumlarında yer almasına, gerekse sağlık hizmetlerinde kullanılmasına karşı çıkar. Tıp eğitiminde ve sağlık hizmeti sunumunda bilimi ve bilimsel uygulamaları ödünsüz savunur.
Toplumsal Sorumluluk. Çağdaş Hekimler Birliği halk sağlığına, koruyucu hekimliğe ve kamusal sağlık sistemine sahip çıkar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimizin temel değerlerinden ödün vermez, ulusal birlik ve kardeşlik, eşitlik, özgürlük, dayanışma ideallerini savunur.
Demokrasiden yana olmak. Çağdaş Hekimler Birliği; güçler ayrılığını, katılımcılığı ve şeffaflığı, hesap verilebilirlik ve liyakate dayalı objektif görevlendirme ve yükseltmeyi, basın ve ifade özgürlüğünü, laik, sosyal hukuk devletini, anayasal demokratik parlamenter sistemi savunur.
Grubun sözcüsü olarak, Prof.Dr.Gazi Zorer; İstanbul Tıp Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi olduğum 1978 yılında Türk Tabipleri Birliği merkez konseyi İstanbul’da iken işçi sağlığı komisyonu çalışmalarına katılarak başladım. 43 yıllık meslek hayatımda kesintisiz olarak İstanbul Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği nezdinde sürekli aktiviteler içerisinde bulundum, çok sayıda görevler aldım. Mesleki olarak her aşamada görevler yaptım. Kamuda, özel sektörde eğitici, yönetici, uzmanlık dernekleri, hekim dernekleri ve vakıflarda çeşitli kuruculuk, yöneticilik görevleri üstlendim. Lisans düzeyinde sosyoloji eğitimi dahi aldım. Tüm birikimlerimi ve deneyimlerimi mesleğimize ve topluma yararlı olmak için paylaşmaya devam ediyorum.
Her zaman, hekimlerin tabip odalarından uzak durmasını problem eden bu sorunu aşmaya yönelik yaklaşımları olan meslektaşlarımız ile birlikte oluşturduğumuz gruplarla seçimlere katılım gösterdim. 1986-1990 döneminde Prof.Dr.Nusret Fişek TTB başkanı iken İstanbul delegesi olarak katıldım. 2006-2008 döneminde İTO Onur Kurulu üyesi olarak çalıştım. 2010’larda Özel Hekimlik Komisyonu çalışmalarında muayenehanelere getirilen kısıtlamalara karşı serbest hekimlerin yürüttüğü kampanyada düzenleyiciler arasında yer aldım. Danıştay nezdinde yürüttüğümüz hukuksal mücadelede aktif katılımda bulunduk. Getirilen kısıtlamaların önemli ölçüde azaltılmasını sağladık. Ancak çalışma özgürlüklerimiz kısıtlanmaya devam ediyor. Geçen yıl tekrar yeni kısıtlamalarla karşılaştık. Yine tepkimizi gösterdik, ancak ülkedeki demokratik standartlar aşağı çekildikçe, otoriterlik attıkça özellikle hukuksal mücadelelerde sonuç almak zorlaşıyor.
Geniş hekim kitlesinin tabip odalarından uzak durmasından hep rahatsızlık duydum ve katılımı artıracak politikalar üzerinde fikir geliştiren tarafta oldum. İstanbul Tabip Odamızın son seçimlerine katılımın %11 kadar olması hepimizin ayıbıdır. Ancak büyük ölçüde bunun sorumlusunun geçmiş yönetimlerin uygulamaları sonucunda ortaya çıkan algı olduğunu söyleyebiliriz. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar alınamayacağı bilinci ile söylüyoruz. Radikal bir eleştiriye ve köklü bir politika yenilenmesine ihtiyaç var. Bunun için yönetime adayız.
Sizce Türkiye sağlık sisteminin ana sorunları neler? Sizin bu sorunlar için çözüm önerileriniz neler? Hekimler özelinde talepleriniz neler? Bu taleplerinizi kamuoyu ile hangi araçları kullanarak paylaşacaksınız? Taleplerinizi Sağlık Bakanlığı’na ve hükümete nasıl ve hangi araçları kullanarak iletmeyi düşünüyorsunuz?
Ana sorunların temeli neoliberal ekonomik uygulamalardır. Ülkemizde sağlığın korunması ve geliştirilmesi için gerekli olanlar yapılmayıp, sağlığı hastaların tedavisi üzerinden yapılandıran, bir yandan özel sağlık sektörüne kaynak aktarmaya çalışırken, diğer taraftan halkın cebinden her geçen gün daha çok harcama yapmasına yol açan bir sorunlar yumağı mevcut.
Bu süreçte meslektaşlarımızın emeğinin her geçen gün değersizleştirildiğini, çalışma özgürlüklerinin kısıtlandığını görüyoruz. Sistemdeki sorunların sebebi imişiz gibi popülist söylemlerle halkın önüne atıldığımız ve şiddete maruz bırakıldığımız bir durum mevcut. Üzerimizde yönetimsel baskılar, malpraktis uygulamaları, ağır tazminat tehditlerinin bulunduğu, ciro baskısı altında olduğumuz bir ortamla karşı karşıyayız. Bu sorunların çözümüne katkı verebilmemiz için öncelikle hekimler arasında gerçek anlamda bir birlik oluşturmamız, toplumsal baskı grubu olmamız, aynı zamanda hep birlikte davranabilme yeteneğini kazanmamız gerekiyor. Ana stratejimizin bu olması lazım.
Tüm bu sorunlara yönelik taleplerimiz, öncelikle can güvenliğinden başlayarak, hastalara gerekli zamanı ayırabileceğimiz uygun koşulların yaratılması, ekonomik şartlarımızın iyileştirilmesi, idari zorlamalar ve ciro baskılarından kurtulmamız, hekimlerin bağımsız karar almasının önündeki engellerin kaldırılması, malpraktis yasasının hiçbir hekimin kasti kötü uygulama yapmayacağından hareketle düzenlenmesi, aşırı, ölçüsüz tazminat hesaplamalarının gerçekçi bir şekilde yapılması, serbest çalışan hekimlere yapılan aşırı müdahalelerin kaldırılması, mesleki eğitim haklarımızın tanımlanması gibi daha pek çok taleplerimiz mevcut.
TTB yasasının değiştirilerek Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde hekimlik yapabilmek için tüm hekimlerin tabip odalarına kayıtlı olmaları zorunlu hale getirilmelidir.
Özellikle hekime ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddete karşı TCK’da yapılacak düzenlemeler ile caydırıcı yaptırımlar getirilmelidir.
Kamuda hekimlerin ücret ve hak edişleri ile ilgili yasal düzenlemelerin yapılması, temel ücretlerin en azından hakimler düzeyine çıkarılması, elde edilen gelirin emeklilik sistemine yansıtılması gereklidir. Aile hekimlerinin ücretlerinin, sözleşme şartlarının, izin, görev, yetki ve sorumluluklarının belirtildiği bir aile hekimliği kanunu çıkarılmalıdır. Aile hekimliği birimi başına düşen kişi sayısı maddi kayıpların önüne geçilerek azaltılmalı, cari gider ödeneklerine geçmiş kayıplar göz önüne alınarak yüzde yüz artış yapılmalıdır.
Halk sağlığı, koruyucu hekimlik ve kamusal sağlık sisteminin iyileştirilmesi için 1.basamak işlevselliği artırılmalı, sevk zinciri sistemi kademeli bir şekilde hayata geçirilmelidir.
Serbest çalışan hekimlerin de çalışmalarını kısıtlayan yasaklar kaldırılmalıdır. Muayenehanelerde yazılan reçetelerin SGK hakkı olanlar için ödenmeli, verilen raporların tüm resmi kurum ve işyerlerinde geçerli olmalıdır.
Bu taleplerimizi çağdaş, bilimsel iletişim yöntemleri ile kamuoyu ile paylaşmalı, toplumun örgütlü kesimlerini öncelikle bilgilendirmeli, onların da yardımını alarak etkili bir şekilde kamuoyunun desteğini yanımıza alabiliriz. Hekimlerin talepleri ile halkın sağlık hakkından yararlanma taleplerinin uyumlu olduğu düşüncesindeyiz.
Taleplerimizi Sağlık Bakanlığı ve hükümete, bizlerde kamu kurumu niteliğinde anayasal bir meslek kuruluşu olarak düzenli bir şekilde iletebilmeliyiz. Aynı zamanda bu talepler kamuoyu ile de paylaşılmalıdır. Ancak unutulmaması gereken hakların verilmesi değil, alınması gerçeğidir. Bunu başarmak için ise önce hekimlerin birliği tam olarak sağlanmalı, sonrasında sağlık alanımızda diğer yapılanmalar olan sendikalar, dernekler ve meslek kuruluşları ile geniş bir dayanışmayı gerçekleştirmek ve hep birlikte hareket etmeyi sağlamaktır. Tabii ki kamuoyu desteği ile. Başka bir yol olduğunu düşünmüyoruz.
Cinsiyet kotanız var mı? Kurullarınızda kaç kadın var?
Cinsiyet kotasından ziyade, eşit temsili hedef alıyoruz. Hekimlerin cinsiyet oranına yakın bir temsil oluşturmaya çalıştık. İstanbul Tabip Odasının 2022 istatistiğinde %38 kadın üye, %62 erkek üyemiz mevcut. Kadınların katılımı için gösterdiğimiz pozitif ayrımcılığa rağmen daha fazla katılımda zorlandığımızı da paylaşmalıyız.
“Giderlerse gitsinler” sözü için ne düşünüyorsunuz?
“Giderlerse gitsinler” sözü, aslında ülkemizdeki 215.000 meslektaşımızı yaralayan negatif bir söylem. Kamu otoritesinin yaklaşımı, daha uzlaşmacı, kapsayıcı ve çözüme yönelik olmalı. Ülkemizin, tek bir hekimin dahi yurtdışına kalıcı olarak gitmesine göz yumma lüksü yok. Üstelik OECD ülkelerine kıyasla hala ciddi sayıda hekim açığı olan ülkemizde yönetimlerden beklenen nitelikli insan gücü kaybının nedenlerini araştırmak, sorunları ortaya koymak ve çözüm yollarını çizmek olmalıdır. Bunun en sağlıklı yolu da başta TTB olmak üzere hekim örgütleri ile birlikte bu çalışmayı yürütmek olmalıydı. Atatürk’e atfen “Beni Tük Hekimlerine Emanet Ediniz” özdeyişi ile yetişmiş meslektaşlarımız için, bu onurlandırıcı deyişe kıyasla çok talihsiz bir söylem.
Ülkemizde son zamanlarda hacamat, sülük gibi geleneksel tamamlayıcı tıp uygulamaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Tıp uygulamaları ancak bilimin rehberliğinde olur. Bilim dışı uygulamalar halk sağlığı için zararlı ve istismar edicidir. Bilimsel standartları karşılamayan hiçbir tıp uygulaması kabul edilebilir değildir.
Seçim çalışmaları için neler yaptınız? Ne kadar bütçe ayırdınız ve kaynağı nedir?
Seçim çalışmaları için hekimler ile yapılan yüz yüze temaslar, baskılı materyallerin dağıtımı ve sosyal medya çalışmaları yapıyoruz. Büyük bütçeli toplantılar, ikramlar, promosyon malzememiz yok. Kaynağımız imece usulü dayanışmamız, kendi katkılarımızdır.