Çözüm uyutma değil kısırlaştırma


  • Hekim Sözü Temmuz-Eylül 2024
  • 128

BAKIRKÖY BELEDİYE BAŞKANI DOÇ. DR. AYŞEGÜL OVALIOĞLU İLE RÖPORTAJ:

Röportaj: Haydar Can Dokuyan / Dr., Hekim Sözü Yayın Kurulu Üyesi

Bakırköylüler olarak hayvan severiz. Yani sahipli hayvanlar bir tarafa, sahipsiz hayvanlara da Bakırköylü hemşerilerim hep kucak açmıştır. Ve görürsünüz gerek su gerek mama ihtiyaçları hem hayvan severler tarafından hem de belediyemiz tarafından desteklenmektedir, karşılanmaktadır.

H.C.D: Bu sayımızda dosya konumuz “hayvan hakları” ve gündemdeki hayvan katliamına yol açacak yasa. Biz de röportaj köşemizde Bakırköy’de cumhuriyet tarihinin ilk kadın belediye başkanı olan meslektaşımızla röportaj yapmak istedik. Hayvan sever olduğunuzu ve evinizde dört köpekle birlikte yaşadığınızı biliyoruz. Bakırköy Belediyesi’nin genel olarak hayvan hakları konusundaki politikası nedir? Hayvanlar için belediye sınırları içeresinde neler yapıyorsunuz?

A.O: Şimdi bizim bir özelliğimiz; bütün Bakırköylüler olarak hayvan severiz. Yani sahipli hayvanlar bir tarafa, sahipsiz hayvanlara da Bakırköylü hemşerilerim hep kucak açmıştır. Ve görürsünüz gerek su gerek mama ihtiyaçları hem hayvan severler tarafından hem de belediyemiz tarafından desteklenmektedir, karşılanmaktadır.

Ancak çıkan bu son yasayla beraber gerçekten farklı bir gündem oluşturuldu. Burada birtakım söylemler oldu. Acaba hani bu, hayvan katline sebep olacak, sokak hayvanlarının, sahipsiz hayvanların katliamına sebep olabilecek bir yasa mıdır diye? Biz de yasayı detaylı olarak inceledik. Kendi bünyemizde de, benim göreve geldikten sonra zaten hekim olmam vesilesiyle, Sağlık İşleri Müdürlüğümüz bünyesindeki veterinerlik bölümünü ve veterinerlik hizmeti bölümünün ziyaretini defaten gerçekleştirdim ve orada yerinde tespit ettik durumu. Sizinle paylaşmak gerekirse belediyemizin “Bakırköy Belediyesi Sokak Hayvanları Geçici Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi” var. Tabii şimdi yürürlüğe giren 2 Ağustos 2024 tarihli 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılan değişiklikle beraber “geçici” ifadesi artık kaldırıldı. Bu barınaklarımız bizim tedavi merkezlerimiz. “Geçici” ifadesi kaldırılınca şu demek oldu; gerek şüpheli ısırılma vakalarından gelen sokak hayvanları olsun gerekse aşılama ve kısırlaştırma için sokaktan aldığımız hayvanlar olsun artık onların tekrar sokağa kendi yerlerine, yerleşim yerlerine bırakılmaması anlamına geliyor. Biz onları takip ediyoruz, tedavi ediyoruz aynı zamanda da barınaklarımızda sahiplendirilene kadar yaşatmaya devam ediyoruz.

Şimdi tabii onların konfor alanlarını rahatlatmak ve oradaki ihtiyaçlarına tam olarak cevap verebilmek için bizim de çalışmalarımız başladı bu yasayla beraber. Daha öncesinde fen işlerimizle beraber ve bizim kendi Sağlık İşleri Müdürlüğümüzle beraber orada bizim bakımevinin rehabilitasyonuna başlamıştık. Yapım, tamir, onarım, oranın düzenlenmesine yönelik çalışmalarımız başlamıştı ama bu yasayla beraber gördük ki aslında oradaki kapasitenin çok daha fazlasına ihtiyacımız olacak. Resmi rakam olmamakla beraber bizim buradaki sokak hayvanlarımız binin üzerinde.

Bizim barınağımıza gelecek olursa da dış mekânda barınma temin ettiğimiz toplam iki yüz köpek kapasitemiz var. Ve şu anda da onların yüzde 90’ı dolmuş halde, böyle bir gerçek var. Bunun bir kere sayısının artırılması yönünde çalışmalara başladık. Bu iki yüz kapasiteli yerimizin bir kısmını da, o da yüzde 10’a tekabül ediyor, şüpheli ısırık vakalarında, kuduz hastalığından korunma ve kuduz hastalığıyla mücadele yönetmeliği kapsamında hali hazırda boş tutmamız gerekiyor yeni gelecek olan sokak hayvanları için.

Böyle düşündüğümüzde de tabii bu kapasitenin de yetmeyeceğini ön görüyoruz. Bunun için dediğim gibi hem fen işleriyle hem de Sağlık İşleri Müdürlüğümüzle beraber bir iş birliği içerisinde kapasitemizi genişletme yönünde çalışmalarımıza başladık. Orada barınma temin edebileceğimiz hayvanlarımıza daha konforlu ve rahat bir bakım sağlayabilmek için de iyileştirme çalışmalarımızı başlattık.

Bunun haricinde kediler içinde seksen kafesli ayrı bir barınma yerimiz var. Yaralanan, tedavi gereken, aynı zamanda aşılama, kısırlaştırma için sokaktaki sahipsiz hayvanları orada barındırma imkânı sağlıyoruz. Oranın da iç mekanlarında yeni bir iyileştirmeye başladık. Bizim buradaki planlarımız projelendirilerek teker teker başlatıldı çalışmaya.

Tabii dört tane köpeğimin olması… Bir kere ben de hayvan dostu ve bütün çocukluğumdan itibaren de her zaman ailesinde hayvanlarla büyümüş birisi olarak kendi çocuklarımın da yine hayvanlarla beraber büyümesini arzuluyorum. Hayvan sevgisinin daha küçük yaşlardan itibaren de çocuklara kazandırılmasını yani onlara hayvanları gösterip korkutmak yerine onlarla beraber yaşamalarını, hayatı paylaşmalarını istiyorum. O yüzden o taraftan da empati yapıyoruz.

H.C. D: Sokak hayvanları için tabii hem sağlıklı bir çevre içinde aslında, hem sokak hayvanlarıyla uyum içinde yaşamak gerekiyor. Barınaklar çok kalıcı bir çözüm oluşturmuyor maalesef. Mutlaka kısırlaştırma ve aşılama faaliyetleriniz de vardır. Ne gibi faaliyetler yürüyor? Aşılama ve kısırlaştırma için bir sayı hedefiniz var mı, böyle bir faaliyet yürüyor mu sokak hayvanları için?

A.O: Bu en son 2 Ağustos 2024 tarihinde Resmî Gazetede yayınlanıp yürürlüğe giren değişiklikler kapsamında, burada kanunu detaylı incelediğimizde şöyle söylüyor; “31 Aralık 2028 tarihine kadar mevcut bakımevi koşullarının iyileştirilmesi ile yükümlüdür” ibaresi var. Kimler? “Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu 25 binin üzerindeki ilçe belediyeleri bunları yapmakla yükümlüdür” diyor. Ama biz görüyoruz ki Bakırköy’deki sahipsiz hayvanların sayısı bin rakamının üzerinde. Resmi rakam olmamakla birlikte bunu söyleyebilirim.

Şimdi bizim kapasitemize bakınca da; 80 kedi kapasitemiz, 200’de köpek barınağımız var. Bunların bir kere artması lazım ama bu da nihayetinde bize tam bir çözüm sağlamıyor. Çünkü bazen şunu da görüyoruz ki başka yerlerden topluca bizim sahilimize ya da parklarımıza bırakılıp gidiliyor bu hayvanlar. Tespit ettiğimizde elbette ki onların yasal işlemleri yapılıyor ama tespit edemediğimiz durumlarla da karşılaşıyoruz. Böyle olduğu zaman bunları iyileştirmekle yükümlüyüz 31 Aralık 2028 tarihine kadar. Ancak bizim daha önce bu iyileştirmeyi yapmamız gerekiyor. Onların oradaki şartlarını daha iyileştirmemiz lazım. Sayısını artırmamız lazım. Daha ziyade yapmamız gereken şeyse sahiplendirme.  Buna da başladık. Yani orada bizimle beraber barınakta tuttuğumuz sokak hayvanlarımızın bir kimliğini oluşturup, ardından insanların da orada görüşmelerini, biraz da vakit harcamalarını, onunla beraber vakit harcamalarını sağlayacak bir alanımız var. Orada beraber sahiplenmek isteyen ve sahiplenilecek hayvanı bir araya getiriyoruz. Orada birbirlerine uyumuna bakıyoruz. Yani isteyen ailenin de nasıl koşullar sağladığını inceleyerekten bu hayvanların sahiplendirilmesi için bir çalışma başlattık. Çözüm olarak bunu görüyoruz bir taraftan da.

Biz üçüncü bölge belediye başkanları olarak ilk defa toplantı yaptığımızda veterinerlik fakültesinin de ilgili hocalarıyla beraber bir bilim heyeti kurduk. Biz belediyeler, hocalarımızın bir takım iyileştirme çalışmalarıyla, barınak topluma ne kadar yakın olacak, bu hayvanların bakımlarında neler önem arz ediyor, bunları sınıflandırarak ortak akılla, bu yasa karşısında hep beraber bir rota belirlemeye çalışıyoruz.

Toplantılarımız da devam ediyor bu heyetle ve ilgili birimlerimizle beraber. Ama şunu da ifade etmek isterim ki burada yasada belirtildiği üzere; “Belli bir süreye kadar muhafaza edin daha sonra da uyutulacak” şeklinde bir ifade vardı. Tabii bu çözüm değil. Neden çözüm değil? Asıl yıllardır birtakım uygulamalar denenmiş ama gelinen sonuç bu nüfusun artmasını engelleyememiş. Bizim yapmamız gereken kısırlaştırma faaliyetini yaygınlaştırmak. Yani var olanı öldürmek değil yeni doğacak olanın doğmasını engellemek. Onun için de kısırlaştırma gerekiyor. Bunun muhatabı belediyeler olarak biz gözüksek de aslında bunun bir ülke politikası olarak, Türkiye’de bir seferberlik olarak değerlendirilmesi, bu kısırlaştırma çalışmalarına hız verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bizim hayvan hakları dernekleriyle ilgili yaptığımız görüşmelerde geldiğimiz nokta şudur; Türkiye’deki sahipsiz hayvanların sayısı göz önünde bulundurulduğunda yaklaşık 8 milyona yakın bir rakamdan bahsediliyor. Her il, ilçe, büyükşehir, bütün belediyeler her gün 11-12 hayvan kısırlaştırarak böyle bir seferberlik halinde hareket ederse bu popülasyon kontrol altına alınabilir. Bu öngörülüyor. Bu bilim heyetini oluşturmamızdaki asıl niyet de buydu. Biz işin bilenleriyle masaya oturalım, bunun çözüm alternatiflerini birlikte konuşalım istedik. Buradan da iyi sonuçlar çıkacağını düşünüyorum.

H.C.D: Bir heyetle ve bilimsel olarak yürütülmesi iyi olmuş böyle bir şeyin, tebrik ederiz. Bir yandan da sokak hayvanları için bir aşılama faaliyeti de yürütülüyor mu toplum sağlığı açısından, riskli hastalıklar açısından bir aşılama ve işaretleme yapılıyor mu?

A.O: Tabii yapılıyor. Eğer işareti düşmüşse tekrar incelemeye alınıyor ve bakılıyor. Biz bunu tabii Bakırköy Belediyesi olarak kendi bünyemizde yapıyoruz ancak bunun haricinde iş birliği içerisinde olduğumuz İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi’yle beraber de bu uygulamaları birlikte yürütüyoruz.

Temel hayvan haklarından birisi aslında ilk elde hayvan haklarıyla ilgili bildirgeler çıktı ve aslında bizde de bu konuda farkındalık oluşmaya başladı. İşte, hayvanların mal ve kaynak olarak kullanılmama hakkı olduğunu biliyoruz. Bu anlamda hayvan satışının yapılmasının, petshopların, merdiven altı hayvan ticaretinin aslında hem hayvan hakları için hem de getirdiği sonuçlar açısından toplum sağlığı açısından bir risk teşkil ettiğini görüyoruz. Belediye olarak bu konuyla ilgili bir denetleme mekanizması kurmak mümkün mü, yoksa bu merkezi yönetimlerden mi beklenen bir şey?

Bu konuya benim bakış açım özellikle sokak hayvanlarıyla başlayan bu tartışmayla beraber bunun Türkiye’de bir seferberlik olarak görülmesi. Biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Türkiye’nin ikinci büyük meclisine sahibiz, birinci büyük meclis de Türkiye Büyük Millet Meclisi. Bu kararların oradan alınıp merkezden yerele yayılması gerekiyor. Ben kendi ilçemin belediye başkanı olarak baktığımda da evet yasalar karşısında kendi sorumluluklarım ve yetkim dahilinde bu çalışmaların elbette takipçisi olacağım ve içinde olacağım.

H.C. D: Herhangi bir besleme çalışması yapılıyor mu parklarda? Sokak hayvanları için yaz aylarında mama ve su dağıtımı var mı?

A.O: Tabii. Biz şimdi ona da başladık. Şöyle başladık diyeyim, aslında zaten yapılıyor. Sözlerimin başında da ifade ettiğim gibi biz Bakırköylüler olarak hayvan dostu bir ilçeyiz. Hemen her mahallede, her sokakta mamalar, sular bırakılıyor. Biz de belediye olarak belli lokasyonlarda bunları gerçekleştiriyoruz ama çevre sağlığını koruyarak, çevre kirliliğini engelleyerek bunların belli bir nizam içinde olmasını baştan beri söylemiştik şimdi de onları uygulamaya geçiriyoruz. Kendi besleme kaplarımız, yıkanabilir aynı zamanda bizim ekiplerimiz tarafından da temizlenebilir ve tekrar uzun sürede kullanılabilecek şekilde, tek tip şeklinde, kendi ilçemizde bunların hizmet etmesini istiyoruz. Lokasyonlarını belirliyoruz oraya koyuyoruz. Gereken takviyeleri de yapıyoruz. Tabii burada anlaşılan yerler de var. Anlaşma, iş birliği sağlanan oteller ve restoranlardan kalan sağlıklı yemek artıklarıyla beraber hem barınaklarımızda hem de sokaklarda bunların da temiz ve düzgün bir şekilde ulaştırılması noktasında devreye giriyoruz.

H.C. D: Sorularımıza yanıt verdiğiniz için teşekkür ederiz.

Ben çok teşekkür ediyorum. Süreç içerisinde konuşuruz da tekrar. Yine tekrar bir araya geliriz, ben de son derece keyif aldım. Kendimizi ifade etme fırsatı verdiğiniz için tekrar teşekkür ederim.


Bu İÇERİĞİ Paylaş!