Yaşamın yanında ve yaşatmak için varız


  • Hekim Sözü Temmuz-Eylül 2024
  • 34

Erdinç Orhan / İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı

Ülkemizdeki yaban hayvanları dahil tüm sahipsiz hayvanlara sahip çıkarak koruma sorumluluğu merkezi yönetime yani devlete, kamuya aittir. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne özellikle 80 sonrası zayıflayan kamu işleyiş geleneğinin bir yansıması olarak alınan kararlarda, planlama ve uygulamada büyük hatalar yapılmaktadır.

Önce tanımı doğru yaparak başlayalım; sokak hayvanı değil, sokakta yaşayan hayvan veya sahipsiz hayvan olarak adlandırılması gerekir. Ülkemizdeki yaban hayvanları dahil tüm sahipsiz hayvanlara sahip çıkarak koruma sorumluluğu merkezi yönetime yani devlete, kamuya aittir.

Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne özellikle 80 sonrası zayıflayan kamu işleyiş geleneğinin bir yansıması olarak alınan kararlarda, planlama ve uygulamada büyük hatalar yapılmaktadır. “Kervan yolda dizilir” mantığı ile bir süre daha idare edilmeye çalışılsa da artık bu şekilde yol almanın mümkün olmadığı bir evreye gelinmiştir.

Konuyla ilgili tüm tarafların asgari düzeyde uzlaşısı ve Meclis Komisyon çalışmaları sonucunda, Haziran 2004’de çıkarılan 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun uygulanması için özel bir çaba sarf edilmedi. Veteriner hekimler, meslek örgütleri ve STK’ların tüm uyarı ve çabalarına rağmen süreç kendi haline bırakıldı. Alana ilişkin hiçbir kontrolün olmadığı süreçte; popülasyon artışı, istismardan uç örneklere varıncaya kadar toplumsal çatışma ve kutuplaşmanın derinleşmesine seyirci kalındı.

Bu dönemde 1.409 belediyeden, farklı etkiler altında duyarlılık sergileyen 322’si tarafından sınırlı imkanlarla yapılan sınırlı çalışmalar, sahipsiz hayvan popülasyonunda kontrolün sağlanması için yeterli olmadı. Yapılan bilimsel çalışmalar 1-2 yıllık sürede köpeklerin yüzde 70’inin kısırlaştırılması gerektiği, aksi halde istenilen başarının sağlanamayacağını göstermektedir. Kamu otoritesi olarak denetim görevini yerine getirmeyen ve yasanın uygulanmasını sağlayamayan aynı irade, bu kez yasanın hatalı olduğunu iddia ederek değiştirilmesi yoluna gitti.

Kanunun varlığına ve AB uyum mevzuatlarına ters bir şekilde, hayvanların refahı ve korunmasına dönük tanımlamaların tümü 5199’un içerisinden özel olarak ayıklanarak çıkarıldı. Yasanın uygulanabilirliği, kapasite ve imkanlar umursanmadan sokakta yaşayan tüm köpeklerin toplanması ve tekrar bırakılmaması cezai şart ile hükme bağlandı. Hiçbir çalışma yapılmadan, temelden yoksun ve afaki olarak belirlenen ülkemizdeki 4 milyon sahipsiz köpeğin 110 bin kapasiteli bakımevlerinde tutulması isteniliyor.

Gündeme geldiği ilk günden beri bu planın toplu itlafı getireceğini ve bunun çözüm olmayacağını, aksine koruyucu bariyeri ortadan kaldırarak toplum sağlığını daha çok riske edeceğini açıkladık. Bilimsel koşulları taşımayan yani iyileşmesi mümkün olmayan ve acı çeken hayvanlar dışında hiçbir köpeğe ötanazi yapmayacağımızı ve buna izin vermeyeceğimizi kamuoyuna açıklayarak toplumsal farkındalığı arttırmaya çalıştık. Ayrıca bugüne kadar yapılmış olan çalışmaları boşa çıkaracağını, sokakta yaşayan hayvanlara verilen sağlık hizmetlerini kilitleyerek sürdürülemez hale getireceğini ısrarla belirttik.

Bizim dışımızda neredeyse herkes ulusal basın ve televizyonlarda görüşlerini beyan ettiler. Yetkililere sunduğumuz raporlar, uluslararası bilimsel çalışma belgeleri dikkate alınmadığı gibi konuyla ilgili uzmanlık sahibi tek meslek grubu olarak katıldığımız Meclis Komisyon görüşmelerinde en az söz verilen temsilciler olduk.

Farklı yasa maddelerine bağlanarak uygulanmasına kapı aralansa da ötanazinin yasa değişikliğinden çıkarılması ve kedilerin bütünüyle kapsam dışında tutulması çabalarımız karşılığını buldu. Bugün köpekler, yarın kargalar, ayılar, tilkiler yok edilmesi gereken hayvanlar olarak mı görülecek?

Bilime bağlı, yaşam hakkına saygılı, bu uğurda tüm haksız ve yanlış uygulamalara karşı mücadeleyi sürdüreceğiz. Ekosistemin dengede kalabilmesi için hayvan ve bitki türlerinin varlığına ihtiyaç bulunduğunu, tüm canlılarla birlikte doğayı ve hayatı paylaşmak zorunda olduğumuzu, diğer türlü insanların da sağlıklı yaşamasının mümkün olmadığını anlatmaya devam edeceğiz.

Meslek yeminimize bağlı kalacak, yaşatmak için çalışacağız.


Bu İÇERİĞİ Paylaş!