Frig Krallığı Vadisinde Bilge Bir Dost


  • Hekim Sözü Temmuz-Eylül 2024
  • 548

Süleyman Çam / Fotoğrafçı (EFIAP/B)

3 bin yıllık Avdalaz Kalesi’nin dibinde sessizce beni izleyen bilge bakışlı bir eşekle göz göze geldim. Bir süre sessizce bakıştıktan sonra “Ne bakıyorsun öyle?” dediğimde, ciddi duruşunu hiç bozmadan; “Asıl sen ne yapıyorsun?” edasıyla, alaylı tavrını kulaklarını birkaç kez sallayarak gösterdi.

Termometrenin bile sıcaktan patlamak üzere olduğu, kavurucu havanın beni sarıp sarmaladığı bir gün, kan ter içerisinde, Anadolu’nun tam ortasında Ayazini Köyü’nde keşif peşindeyim. Friglerin yaşam, kültür ve medeniyetlerini araştırmak için heyecanlı bir koşuşturma içerisinde, elimde fotoğraf makinem ilerliyorum.

Anadolu tarihindeki en farklı medeniyetlerden biri olan ve kökenleri Balkanlara uzanan “Frigler”in tarih sahnesinde görüldüğü, MÖ 900’lü yılları hayal etmeye çalışıyorum. Alnımdan gözlerime doğru süzülen teri silmek için boynumdan çıkardığım fularımı alnımda gezdirirken, yürüdüğüm patika yolun üst tarafında, 3 bin yıllık Avdalaz Kalesi’nin dibinde sessizce beni izleyen bilge bakışlı bir eşekle göz göze geldim. Bir süre sessizce bakıştıktan sonra “Ne bakıyorsun öyle?” dediğimde, ciddi duruşunu hiç bozmadan; “Asıl sen ne yapıyorsun?” edasıyla, alaylı tavrını kulaklarını birkaç kez sallayarak gösterdi.

“İzin ver de bir fotoğrafını çekeyim” dedim. “Poz da vereyim mi?” dercesine başını sağa sola çevirdikten sonra, ön ayaklarını birkaç defa gürültüyle yere vurarak; “Hadi çek bakalım ne olacaksa.” der gibiydi. Ben deklanşöre bastıkça şaşkınlığı arttı; fakat bunu belli etmemek için de ciddiyetini hiç bozmadı.

Sohbet ettik bir süre... Köyünden, vahşi şehir yaşamından, hayattan ve gelecekten bahsettik. “Ne olacak senin halin böyle? Önüne bir tutam ot koyana eşek gibi çalışıyorsun!” dedim. Gözlerini gözlerime dikerek: “Zavallı insan önüne birkaç kuruş atanın kölesi olduğunun bile farkında değil.” dediğini hisseder gibi oldum. Bu konu üzerinde hararetli bir tartışma başlattık. Onun haklı olduğunu kavramaya başladığımda, gitmem gerektiğini söyleyerek arkamı dönüp uzaklaşmaya başladım. Hiç duymadığım yüksek bir ses tonuyla, avaz avaz anırmaya başladı. Arkamdan “insanlık etme gel, biraz daha sohbet edelim!” diye haykırıp duruyordu sanki.

Ama ben insanlık ederek önceden hazırladığım planın peşinden, yeniden koşuşturmaya başladım. O kadar ısrarına rağmen bilge dostumu geride bırakarak, kendimi Friglerin tarih denizinin içine bıraktım.

Avrupa kökenli oldukları düşünülen Frigler, Makedonyalıların komşuları olan ve Avrupa’da oturdukları sırada Brigler olarak bilinen, Makedonya ve Trakya’dan Boğazlar yolu ile Anadolu’ya göç eden Trak boylarından gelmektedirler.

Kütahya, Afyonkarahisar, Eskişehir üçgeninde, “Phrygia Epiktetus” dağlık yerleşimi olarak tanımlanan bölge, bugün “Frig Vadisi” adıyla anılmaktadır. Kütahya’nın doğusunda eski bir yanardağ olan Türkmen Dağı’nın tüfleriyle örtülü olan Frig yaylaları; MÖ 900-600 yılları arasında Frigler tarafından iskan edilmiştir.

Frigler Avrupa kökenli oldukları halde kısa bir süre içinde Anadolululaşmışlar ve bir yandan İon öbür yandan da geç Hitit etkisi altında kalmış olmakla birlikte kendilerine özgü Anadolulu bir kültür oluşturmuşlardır. Friglerin maden ve ağaç işçiliğinde, dokumacılıkta ürettikleri eserler İon piyasasında beğeni kazanmış ve bu ustalar tarafından taklit edilmişlerdir. Makara, kulplu bronz tabaklar ve bronz kazanlar, dönemin teknolojik bir başarısı olan altın, gümüş ve bronzlardan yaylı çengelli iğneler, değerli madenlerden giysi kemerleri, tokalar ve zengin bezemeli tekstil ürünleri, geometrik desenlerle süslü mobilya eşyası bunlar arasındadır. Topates denilen kilim sanatı ile, sonraki Anadolu uygarlıklarının kilim ve halı sanatlarını etkilemişlerdir.

Friglerin en bilindik eserlerinden biri de Midas Anıtı ya da yaygın adıyla bilinen Yazılıkaya Anıtı’dır. Anıtın üzerinde Frigce yazıtlar vardır. Birinci yazıt, anıtın sol üst kısmında, düzleştirilmiş ana kaya üzerine kazınmıştır ve 11 metre uzunluğundadır. Burada Kral Midas’ın ismi okunmaktadır. İkinci yazıt, sağ yan çerçeve üzerindedir. Bezeme ile çerçeve kenarı arasında kalan boşluğa yanlamasına soldan sağa doğru yazılmıştır ve 4.75 metre uzunluğundadır.

Kral Midas M.Ö. 738-696 yılları arasında Frigya’da yaşamıştır. Frigya’nın başkenti Gordion’un, Midas’ın babası ve Frigya’nın bilinen diğer kralı olan Gordios tarafından kurulduğu düşünülüyor.

İsim olarak bize ilham veren ve mitolojinin en ünlü kahramanlarından biri olan Kral Midas’ın hikayesini hiç merak ettiniz mi? Kulaklarını!

Mitolojide yer alan efsaneye göre, sanatın tanrısı Apollon ve flütüyle nam salmış kırların sevilen tanrısı Pan arasında bir müzik müsabakası düzenlenecektir. Bu müsabakada yargıçlık yapacaklar arasında Kral Midas da yer almaktadır. Müsabaka esnasında Apollon dillere destan bir müzik ortaya koymuştur. Fakat müsabaka sonunda Kral Midas oyunu Pan’dan yana kullanmış ve sanatın tanrısı olan Apollon’u kızdırmıştır. Apollon müziğin kalitesini ayırt edemeyen bir kulağa sahip olduğunu söyleyerek Kral Midas’ın kulaklarını eşek kulağına dönüştürmüştür.

Midas, her ne kadar şapka takarak kulaklarını herkesten gizlese de bu sır çok uzun süre saklı kalmamıştır. Mitolojiye göre, kralın berberi Midas’ın eşek kulaklarını görmüş ve bu sırrı başka hiç kimseye söyleyemeyeceği için bir kuyunun içine, günümüze kadar gelmiş o efsane sözleri haykırmıştır: “Kral Midas’ın kulakları, eşek kulakları”


Bu İÇERİĞİ Paylaş!