Aile Hekimleri İçin Önemli Karar: “Hekime Hakaret Eden Hastanın Kaydı Aile Hekiminin Talebi İle Değiştirilebilir”


  • Temmuz 10, 2012
  • 6815

“Hekim, kendisine hakaret etse, bunu sistematik halde sürdürse bile kendisine kayıtlı hastaya bakmayı sürdürmek ve bu konuda sesini çıkaramamayı kabullenmek zorunda”  Sağlık Bakanlığı ve temsilcilerinin yaklaşımlarını yukarıdaki cümle özetliyor.

Hekimin itirazını dikkate almayan Sağlık Müdürlüğüne karşı İstanbul Tabip Odası olarak yürüttüğümüz mücadele karşılık buldu. Artık hekimler ne hastaların ne de hekim karşıtı idarecilerini keyfiyle davranmak zorunda değil.

Sağlık Bakanlığı’nın kimi zaman kamu görevlisi, kimi zaman özel sektör çalışanı olarak tanımladığı aile hekimleri; mesleklerini icra ederken Bakanlıktan hiçbir destek alamıyor, sorunları tek başına göğüslemeye çalışıyor. Örneklerden biri de 2011 yılının Şubat ayında, Bakırköy 2 Nolu Aile Sağlığı Merkezi’nde yaşandı.

Kayıtlı hastalardan biri ocak ve şubat aylarında birçok kez gelmiş, aile hekiminin uygun bulmadığı taleplerini reddetmesi üzerine giderek daha da saldırgan bir tutum takınmıştı. Pek çok kez hekime sesini yükseltmiş, sonraları açıkça bağırmaya başlamış ve tüm bunların yanı sıra hakaretlerde de bulunmuştu.

Hasta, Bakırköy Toplum Sağlığı Merkezine (TSM) giderek şikayetçi de olmuş ve kendisine ‘aile hekimini değiştirebileceği’ bilgisi de verilmişti. Ancak aile hekimini değiştirmek yerine, hekime müracaat etmeyi sürdürmüştü.

Son olarak 11.02.2011 tarihinde tekrar gelmiş, bu kez de özel bir hastanenin kardiyoloji polikliniğince istenmiş tahlilleri göstererek hekime, bu tahlilleri yaptırmak zorunda olduğunu söylemiştir. İlgili hekim her ne kadar “kendisinin sekreteri değil, hekimi olduğunu; kendisine karşı bu saygısız tutumlara bir son vermesi gerektiğini söylemişse de, “senin neyine saygı göstereceğim, profösörün tahlilleri bunlar, sen kimsin ki” diyerek hakaret etmiş, aile sağlığı merkezinin koridorlarında bağırmış-çağırmış, tüm hastalar ve çalışanları da huzursuz etmiştir.

Bu “bardağı taşıran son damla” olmuş ve hekim İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne başvurarak, hastanın listeden çıkarılmasını istemiştir. Ancak İl Sağlık Müdürlüğü;  “mevzuata göre yalnızca hastanın talebiyle aile hekiminin değiştirilebileceği, hakarete uğrayan hekimin ise savcılığa başvurabileceği” gerekçesiyle bu isteği red etmiş ve hekimi tabiri caizse “kaderi”yle baş başa bırakmıştır.

Oysa bu şartlarda “hastayı reddetme hakkı” vardır. Aksine bir kabul “sağlık hakkının”, “hasta haklarının” ve “hekim haklarının” ihlali anlamına gelmektedir.

Nitekim bir çözüm arayan hekim, meslek kuruluşuna başvurmuştur. Hukuk Büromuz tarafından,  İl Sağlık Müdürlüğü’nün bu red işlemi aleyhinde dava açılmıştır.

İstanbul 1. İdare Mahkemesi tarafından da;

“…(Tıbbi Deontoloji) Nizamnamesi’nin 18. maddesinde ‘Tabip ve diş tabibi, âcil yardım, resmî veya insani vazifenin ifası halleri hariç olmak üzere, mesleki veya şahsi sebeplerle hastaya bakmayı reddedebilir.’ şeklinde düzenlenmiş olup, 19. maddesinde ise, ‘Tabip ve diş tabibi mesleki veya şahsi sebeplerle, tedaviyi bitirmeden hastasını bırakabilir. Ancak, bu gibi hallerde, diğer bir meslektaşın tedavi veya müdahalesine imkân verecek zamanı evvelden hesaplayarak hastayı vaktinde haberdar etmesi şarttır. Hastanın bırakılması halinde hayatının tehlikeye düşmesi veya sıhhatinin zarara uğraması muhtemel ise, diğer bir meslektaş temin edilmedikçe, hastayı terk edemez. Hastayı bu suretle terk eden tabip veya diş tabibi, lüzum gördüğü veya hasta tarafından talep edildiği takdirde, tedavi zamanına ait müşahede notlarını verir.’ şeklinde düzenlenmiştir.

Dava konusu uyuşmazlıkta, aile hekimi davacı ile hastası arasında karşılıklı yaşanan diyaloglardan ve bu hususta tutulan tutanaktan, hekim hasta arasında olması gereken güven ilişkisinin ve duygusunun zedelendiği, bu durumun sağlıklı ve düzenli bir muayeneye engel olacağı, çalışma barışı ve düzenine zarar vereceği, hastanın kendisini muayene eden hekime güveninin olmaması halinin tedavide olumsuz sonuçlar doğurup ilerde telafisi imkansız zararlara sebebiyet vereceği açık olup, bu doğrultuda davalı idarece davacının haklı kabul edilebilecek olan başvurusunun değerlendirilip ilgili hastanın mağduriyeti oluşmayacak şekilde aynı aile sağlık merkezi içerisinde bir başka hekim ile değiştirilmesi mümkün iken aksi yönde tesis olunan işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.”

gerekçesiyle iptal kararı verilmiştir.

Görüldüğü üzere, bu Mahkeme kararı sonrasında hekimler, İl Sağlık Müdürlüğü’ne başvurup hasta kaydının başka bir hekime geçirilmesini isteyebilecektir. Zira Anayasa’nın 138. ve İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddeleri gereğince yargı kararları bağlayıcıdır ve uyulması/yerine getirilmesi zorunludur. Aksi yönde bir tutum, Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesine de aykırılık oluşturur ve suç teşkil eder.

Bu vesileyle tekrar belirtelim ki meslek odamız; sözleşmeli çalışma ile iş güvencesi ortadan kaldırılan, nöbet angaryası ile çalışma saatleri esnekleştirilmek istenen ve hekime yönelik şiddet karşısında yalnız bırakılarak can güvencesi ortadan kaldırılan aile hekimlerinin yanında olmaya ve hukuki girişimlerde bulunmaya devam edecektir.


İstanbul Tabip Odası
Yönetim Kurulu




- Karar için tıklayınız.

- Hukuk Büromuzun “hekimin seçme hakkı” konulu değerlendirme yazısı için tıklayınız.


Bu HABERİ Paylaş!